Kalemimden kâğıda hatıralar dökülüyor usulca yıldız yıldız... Kulaklarımda tüm benliğimi esir alan, sarıp sarmalayan Murathan Mungan şiiri ve güzelim ezgisi,
"Dönmek mümkün mü artık
Dönmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket..."
Bu öykünün en kederli satırları yollara yazılmıştır ve hiç dile gelmemiştir daha önce... Anılar dilsiz, garip kuşlar gibidir. Issız gecenin kalbinde savrulur durur. Yıllar önce yosun kokan kıyıları, bitimsiz masmavi denizleri ardımda bırakıp en batıdan hayatımın belki de en doğusuna giden hüzünlü otobüs yolculuklarımın vazgeçilmez görüntüleridir anız yakılmış tarlalar ve dumanlı dağlar... Balıkesir'den başlayıp Erzincan- Mercan’ da son bulan gözyaşlarıyla yazılmış üç yılın özetidir kader çizgisi gibi gönül telini titrete titrete kıvrılan, uzayan, gecenin ve bozkırın kalbine götüren yollar...
Kader böyledir, gencecik öğretmenin yazgısı yollara yazılmıştır ve sonunda sılaya kavuşma yoktur... Gurbet, hep gurbettir ömrünce yaşayacağı...
Bir gece ansızın Erzincan deprem ile sarsılıp yıkılınca O da savruldu. Aynı fay hattı ve aynı rotasyon bölgesindeki Çankırı bağrına bastı Onu. Yıllarca acılarına ilaç oldu, yaralarına tuz...Ben bu şehrin yirmi yedi yılını, değişimini, dönüşümünü yaşadım kaderim dediğim öğrencilerimle başbaşa... Ağlaya güle geçen onca yıl, sayısız gencecik yavrunun hayallerine umutlarına dahası kederlerine, yıkımlarına da şahitlik ettim. Yol gösterdim, öğrettim, aydınlık gelecekleri olsun diye çırpındım çırpındım...
İşte bütün yıllardan ve onca yollardan sonra son sözüm mü desem, ön sözüm mü bilemediğim Çankırı'ya güzellemedir... Sisler altında bir şehirdir yaşadığımız, sonsuzluğun kıyısında durur gibidir. Yalnızlığımızı tül gibi sarar sarmalar bu şehrin sisleri... Bozkırın kalbinde sığındığımız son limandır, söylenmemiş en hüzünlü türküdür dudaklarda...
Seversin bu şehrin her mevsimini; pembe beyaz ilkbaharlarını, sarı sıcak yazlarını, yaprak yaprak dökülen sonbaharlarını, puslu soğuk kışlarını... Yaşamak biraz kaderdir bu şehirde, dillerde duadır edilen her nefeste...Efsaneye göre; bu şehrin kalesine çıkıp oradan şehre bir kez bakan bir daha gidemezmiş bağlanır kalırmış ya güle sevdalanan bülbül gibi... Hani şehrin meydanındaki taşı kucaklayan Emir Karatekin'in tüm dilekleri kabul olmuş ve... Çankırı Fatihi olmuş da kaleden bizleri kollarmış ya o manevi tülden kanatlarıyla...
Ve... İçini yakan dileklerini buz gibi Kucaklama Taşı'na sarılıp dileyen anneler varmış bu şehirde bir de dertlere deva yarenler...
"Gitmek mümkün mü artık
Gitmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek..."
SEVGİYLE...Hatice GEÇİM Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni