Şükür, yapılan iyiliği dile getirmek, sahibini övmek; nimeti vereni bilip, iyiliğin kadrini bilmektir. Şükür, Allah’ın kullarına verdiği nimetlerin etkisinin kulların dilinde övgü olarak, kalbinde sevgi olarak, organlarında da itaat etme olarak ortaya çıkmasıdır. Rabbimizin nimetlerini yerinde kullanmak, israf etmemek de şükürdür. Bedeni, ömrü, gençliği, serveti zayi etmemek, verilen her bir nimeti emanet görüp, yaratılış gayesine uygun kullanmak da şükürdür. Hz. Aişe ra. anlatıyor: Peygamber Efendimiz (s.a.s.) geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Ben kendisine, “Ey Allah’ın Resulü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah-u Teâlâ bağışladığı halde niçin bu kadar yoruluyorsunuz? dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Ya Aişe, Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu. (Tirmizi, Şemail, 44.) Nimetler çeşit çeşit olduğu gibi şükür de çeşit çeşittir. Şükür üç şekilde gerçekleştirilmektedir: a) Dil ile şükür: Dilin, nimet sahibini övmesi, “Elhamdülillah” demesi, Allah’ın nimet sahibi olduğunu bilmesi, buna iman etmesidir. Kişinin doğru sözlü olması, Kur'an’ı okuması ve Allah’ı çokça zikretmesi ve buna benzer dil ile ilgili kulluk görevlerini yapması dil ile şükürdür. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)“Bir kimse yemek yer de, ‘Beni yediren, kuvvet ve kudretim olmadığı halde bana rızık veren Allah’a hamd olsun’ derse, geçmiş (küçük) günahları bağışlanır.” (Tirmizi, Deavat, 56.) b) Kalp ile şükür: İmanı kalbe yerleştirdikten sonra nimet sahibinin Allah olduğunu kalp ile tasdik etmek ve kalbi onun sevgisiyle doldurmaktır. c) Fiil (aksiyon-eylem) ile şükür: Vücudun tüm organlarıyla nimet verene itaat etmek ve O’nun bütün emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmaktır. Kısaca İslâm’ın emir ve yasaklarını her bakımdan yaşamaya çalışmaktır. Namaz, oruç bedenin şükrüdür. Zekât malın şükrüdür. İbadetleri yapan, Allah’a şükretmiş olur. Her nimetin şükrü kendi cinsiyledir. Misal, âlimin şükrü; bildiğini anlatması, insanları aydınlatmasıdır. Zenginin şükrü malından zekât, sadaka vermesi, hayır hasenat yapmasıdır. Bir gün Allah Resulü (s.a.s.) Muaz b. Cebel’in elinden tutmuş ve her namazdan sonra şu duayı mutlaka okumasını tavsiye etmiştir: “Allâhümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik.- Allah’ım seni zikretmek, sana şükretmek ve güzel ibadet etmek için bana yardım eyle-” (Ebû Davud, Vitir 26.) “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmiş olmaz” (Ebu Davud, Edeb 11; Tirmizi, Birr, 35.) buyuran Allah Resulü (s.a.s.) insanlar arası ilişkilerde teşekkürün önemine dikkat çekmiştir. Birbirimizden teşekkürü, ricayı esirgemeyelim.Kerim kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şükredenler övülmekte, şükredenlerin az olduğu, iman edip şükredenlere azap edilmeyeceği, şeytanın şükredenleri engellemeye çalıştığı bildirilmektedir. Cenab-ı Hak şükredenlere nimetlerini artıracağı hususunda şöyle buyurmaktadır: “Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: And olsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 14/7.)Allah-u Teâlâ’ya layıkıyla şükreden kul O’nun rızasını kazanır. Sahip olduğu her şeyin Cenab-ı Haktan olduğunu bilir ve imtihanın sırrına vakıf olur. Hırs ve hased etmez, kibre kapılmaz, taksim edilen rızka razı olur. Dünyalık olarak kendinden aşağısına, ahiret yönüyle yukarısına bakar. İmanı, samimi amelleri, şükür bilinci bela ve musibetler karşısında onu ümitsizliğe düşürmez, stresten ve sıkıntıdan korur. Allah’ın kullarına merhamet ve şefkatle muamelede bulunur.Cenab-ı Hak her hal üzere kendisine şükreden kullarından eylesin. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yaptığı şu duayı biz de çokça zikredelim:“Yâ Rabbî! Beni;Sana çok şükreden,Seni çok zikreden,Senden çok korkan,Sana çok itaat eden bir kul eyle!” (Tirmizi, Deavat 103).
GÜNDEM
29 Ocak 2016 - 07:11
HER HAL ÜZERE ŞÜKÜR
İman, akıl, sağlık, evlat, mülk, toprak, hava, güneş, su sahip olduğumuz ve faydalandığımız her şey Rabbimizin bize ihsan ettiği nimetlerdendir. Yeryüzünde Allah’ın halifesi, kâinatta eşsiz varlık, en güzel surette yaratılan insan, bu nimetleri saymak istese sayamaz. Bunun mümkün olamayacağını Yüce Rabbimiz şöyle beyan etmiştir: “O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” (İbrahim, 14/34.)
GÜNDEM
29 Ocak 2016 - 07:11