DOĞRUYOL
“Atlar, sadakat ve bağlılık simgesi olarak kabul edilmiş ve kültürler arasında önemli bir sembol olmuştur. Bugün bile, birçok insan atlarla olan ilişkilerini sürdürmekte ve binicilik, terapi atçılığı gibi alanlarda atlarla etkileşim kurmaktadır.”
Şehrimizin ana caddesinde at ve sahibini sanki bir yere yetişecekmiş gibi kaldırımda hızla yol kat ettiğini görenler dikkat kesildi. Gözleri ile takip ettiğinde atın sahibi bir çocuk gördüğünde durup çocuğun atı sevmesini istemesi merakını bir kat daha artırdı. Biz de o meraklılardan biri olarak adının Kerem Mirzaoğlu olduğunu öğrendiğimiz at sahibine ses kaydedicisini açıp cep telefonumuzu uzattık. “Yeni köylüyüm. Dedem at arabacılardan Topal Ethem. At hastalığı dedemden bana bulaştı. Atlarla büyüdüm diyebilirim. Şimdi at satın aldım. İsmi Poyraz. 9 yaşında Oğluma düğün hediyesi olarak aldım. Şu anda ata Çankırı’yı tanıtıyorum. Bunların hafızası var. Yarın üstüne bindiğimde zorluk çekmesin istiyorum. Televizyon yayınlarında çocukların atları sevdiklerini izliyorum. Ata yaklaşınca korkuyorlar. Hem çocuklar ata alışsın, hem de at çocuklara alışsın istiyorum. Birbirlerini sevsin dost olsunlar, korkmasınlar... Benim çocuğum da 5 yaşında, onu da at yadırgamasın diye geziyoruz. Haftada bir-iki kere şehre çıkıyoruz. Dedem ‘atın olduğu yerde bereket olur’ derdi.” diye atın hikâyesi yanında bir başka özelliğini aktardı. Çocukların çoğunluğu attan kokup tüm ısrarlara rağmen yanına yaklaşamazken, yetişkinlerden bazıları gökte ararken yerde bulmuşçasına ata sarılıp poz vermekten, selfi yapmaktan mutlu oldukları gözlendi. Demek ki neymiş; at sadece at değil, at deyip geçmemek lazımmış. Atlar sevdiklerini unutmaz, atlarla vakit geçirmek insanı enerjik kılar, empati yetenekleri güçlüdür, atlar bizi güvende hissettirir. (MEHMET ATEŞ)