Mehmet Akif Ersoy Aralık 1873 yılında İstanbul- Fatih ilçesinin Sarıgüzel Mahallesinde doğdu. Annesi Buhar adan Anadolu'ya göç etmiş bir annenin kızı olan Emine Şerif, babası ise Kosova doğumlu, Fatih Cami Medresesi hocalarından Mehmet Tahir Efendi' dir. Mehmet Akif Ersoy’un çocukluğunun büyük bir kısmı annesinin Fatih Sarıgüzel'deki evinde geçti. Nuriye adında bir kız kardeşi vardı.
İlköğretimini Fatih'te Emir Buhari mektebinde bitirdi. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rrüştiyesinde başladı. Dil derslerine büyük ilgi duyan M. Akif, Rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapç,a Farsça ve Fransızcada hep birinci oldu. Babasının desteğiyle 1885 yılında Mülkiye idaresine kaydoldu. 1888 yılında babasını kaybetmesi ve Fatihte çıkan yangında evlerinin yanması sonucu ailenin yoksulluğa düşmesinden dolayı, bir an önce meslek sahibi olmak isteyen M. Akif, okulunu bırakarak ziraat ve baytar mektebine (Tarım ve Veterinerlik okulu) kaydoldu. Bu okulu 1893 yılında bitirdi. Üniversite mezunu olduğu halde 20 yaşında Kur’an-ı Kerimi ezberleyerek 6 ayda hafız oldu.
Mehmet Akif Ziraat Bakanlığında 1893 ile 1913 yıllarında memur olarak görev yaptı.Başlangıçta müfettiş yardımcılığı,1898 yılında Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey’in kızı İsmet Hanımla evlendi.Bu evlilikten Cemile, Feride,Suadi,İbrahim Naim, Emin,Tahir adlı çocukları oldu.Akif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü.İstanbul’da bulunduğu sırada bakanlıktaki görevinin yanı sıra Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebinde kompozisyon,daha sonra Çiftçilik Makinesi Mektebinde Türkçe dersleri vermek üzere 1906 ile 1907 yıllarında öğretmen olarak görev yaptı.
Mehmet Akif,1908 yılında Darül fununda Edebiyat-i Osmaniye dersleri vermeye başladı..Balkan Savaşından sonra 1913 yılında mezkur görevinden ayrıldı.1918 yılında Darül Hikmet-il İslami ye cemiyeti baş katipliğine atandı.Burada çalışırken Said Hilmi Paşanın "İslamlaşmak" adlı eserini Farsçadan Türkçeye çevirdi.
Mehmet Akif, Mustafa Kemal Paşanın daveti üzerine 24 Nisan 1920 tarihinde Ankara' ya geldi. Milli mücadeleye şair, hatip, seyyah, gazeteci ve siyasetçi olarak katıldı.1920 ile 1923 yılları arası Burdur milletvekili olarak 1. T.B.M.M de yer almıştır. Kasım 1920 tarihinde Kastamonu' ya gitti Buradaki Nasrullah Caminde yaptığı etkiliyeci vaazı Diyarbakır' da basıldı ve tüm illere ve cephelere gönderildi.1921 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Subhi Bey’in ricası üzerine arkadaşı Hasan Sabri Bey kendisine milli marş yarışmasına katılmaya ikna etmişti. O güne kadar yarışmaya katılan şiirlerin hiç biri yeterli bulunmamıştı
En güzel şiiri, Mehmet Akif’in yazacağı kanaatı mecliste hâkimdi. Akif’in yarışmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini geri çektiler.
Mehmet Akif ‘in orduya ithaf ettiği” İstiklal Marşı “ 17 Şubat 1921 tarihinde Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyeti Milliye’de yayımlandı.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı.!
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; Sen şehid oğlusun incitme yazıktır atanı,
O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal! Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Hamdullah Subhi Bey tarafından Mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 cumartesi günü saat 17;49 da Milli Marş olarak kabul edildi. Hamdullah Subhi Bey tarafından ikinci kez İstiklal Marşı okunduğunda tüm milletvekilleri göz yaşlarına hakim olamamışlardır.İstiklal Marşımızı büyük bir heyecan içinde coşkuyla dinlemişlerdir. Kendisine verilmek istenen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde kurulan kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darül Mesai Vakfına bağış ladı. O günlerde Akif’in paraya ihtiyacı vardı. Geçim sıkıntısı çekiyordu. Parayı alması içinı israr edilmesine rağmen, vatanı ve milleti için yazdığı İstiklal Marşının karşılığında verilen parayı almayı uygun görmedi. Çünkü o, milletini ve vatanını çok seviyordu. M, Akif, Allah bu Millet’e bir daha böyle bir marş yazdırmasın temennisinde bulundu.27 Aralık 1936 tarihinde hakkın Rahmetine kavuştu. İstanbul Edirne kapı mezarlığına defnedildi. Ruhu şad olsun.