Herkesin ne olduğunu bilmekle birlikte önemini kavrayamadığı/ kavramak istememek için adeta kedisini zorladığı, çağdaş ülkelerde demokrasinin olmazsa olmazı STK’lar Çankırı’da hakettiği karşılığı bulmuş değil. Halkımız taşın altına elini koymuyor, koymadığı gibi kapı arkalarında eleştirmekten geri durmuyor veya görev aldığı STK’yı tabeladan ileri götüremiyor. İçlerinde bir elin parmağı kadar az sayıdaki STK’yı tenzih ederek söylemek gerekirse; bu hastalık Koronavirüs gibi yeni de değil Çankırı’nın eskilerden gelen bulaşıcı hastalığı.
STK’ların sessizliği ile İlimizi Sarıbaba mezarlığına çevirdiğini görmek için yöneticileri gibi ölü taklidi yapmaya gerek yok. En taze örneğini koronavirüs salgın hastalığı sürecinde yaşayıp gördük, görmeye devam ediyoruz…
Esnaf ve sanatkârı ile ticaret erbabının, işçi ve memurun sorununu bir kez olsun dile getirip kamuoyu ile paylaşan, derdine tercüman olmayı deneyen, üst makamlara duyurmaya çalışanı gördünüz mü? Göremezsiniz… Gören de Çankırı güllük gülistanlık zanneder. Ne derler : “Ağlamayan çocuğa meme vermezler”
TEMEL İLKE
Bu girişten sonra asıl işlemek istediğim, diğer STK ‘lara örnek olabilecek Genç Oluşum Derneği’nin bir süre önce gerçekleştirdiği “ KENTİ ELİNDE ÇALIŞTAY RAPORU”.
Genç Oluşum Derneği, amacını şöyle tarif ediyor: ”Çevresindeki meselelere kayıtsız kalmayan, aksine çözümlerine bizzat müdahil olmayı isteyen aktif bireyler ve güçlü bir sivil toplum hayal etmektedir. Meseleleri hasıraltı etmek yerine onlarla yüzleşmek ve çözüm yolları aramak, kendini ve çevresini değiştirebilen bir sivil toplum kültürü yerleştirmek en temel hedefi olmuştur. Toplumda çok sesliliğin zenginliği ve farklı fikirlere saygıyı temel ilke edinmiştir. “
Bu amaca şapka çıkarılır.
Çalıştayın hedefi ise şöyle: “Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında desteklenen bu çalışmanın en genel amacı bir araya gelme, toplanma kültürünün oluşmasına katkı sağlamaktır. Aynı yerde yaşayan, aynı sokakta yürüyen, aynı dükkanlardan alışveriş yapan, aynı otobüsleri kullanan, aynı havayı soluyan bu kentin gizli öznelerini kent odağında bir araya getirmek, tanışmasını, birbirini dinlemesini, empati yapmasını sağlayabilmek, değişimin “Kendi Elinde” olduğunu hissettirmektir”
Çalıştay raporunda, şehrin havasını soluyan 7’den 70’e her ferdin hem vatandaşlık, hem de vicdanen sorumluluğu var. Şehirde yaşamanın bir bedeli olmalı. Toplum sorumluluğunu yerine getirerek bu bedeli kuruşuna kadar ödemek zorunda. Bu bedel ki ucu açık kredi. Taksitlerin ödenmesi ömür boyu süren kredi.
Çalıştay raporu merkezi ve yerel yönetimlerin omuzlarına önemli görevler yüklemekte. Onları denetlemek, sorgulamak, yeri geldiğince halk adına usulüne göre hesap sormak yine sivil toplum kuruluşlarının görev ve sorumluluğunda.
Fazla söze ne hacet…
Sizleri gazetemizin bu günkü sayısında yer verdiğimiz Genç Oluşum Derneği’nin “ KENTİ ELİNDE ÇALIŞTAY RAPORU” ile baş başa bırakıyoruz.
İYİ OKUMALAR…
Okumakla kalmayıp son kelimesine kadar uygulayıp, uygulatmanız dileğiyle
Koronasız günler…
MAKALEYE İLİŞKİN HABERİ LİNKE TIKLAYARAK OKU