Bizleri bu dünyaya mükerrem varlık olarak gönderen Rabbimiz, her birimize farklı nimet ve özellik vermiştir. Ekonomik olarak insanların kimi zengin kimi fakirdir. İnsana her türlü imkânı veren Allah (c.c.)’dır. İnsan dünyada ancak Allah’ın yarattığı imkânlarla üretmekte, kazanmaktadır. Edinilen mal ve servet ise dünya hayatının amacı değil aracıdır. Aynı zamanda imtihandır. Mutlaka “nereden kazanıp, nereye harcadığı?” sorulacaktır. Kişinin ahireti için azıktır. “Ademoğlu ‘malım malım’ diyor. Ey Ademoğlu senin yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin ve sadaka verip önceden (âhirete) gönderdiğin dışında bir malın mı var?” (Müslim, Zühd ve rekâik, 3)
Herkes imkânı, gücü nispetinde kendisi ve sorumlu olduğu kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalı, başkasına muhtaç olmamalıdır. Bununla birlikte toplumda bir özür sebebiyle çalışamayan veya geliri ihtiyacını karşılamayan nice kişiler de bulunmaktadır. İmkânı olanların bu tür ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmesi, paylaşması, destek olması gerekmektedir. “İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın…” (Maide, 5/2)
Rabbimiz “Ey iman edenler! Alım satım, dostluk ve aracılığın olmadığı bir gün gelip çatmadan Allah’ın size verdiklerinden O’nun için harcama yapın. Kâfirler zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara, 2/254) buyurmuştur. Bir gün gelecek ve eğer insan o gün önceden bir şey hazırlamamışsa pişmanlık içerisinde şöyle diyecektir: “İnsan, ‘Keşke (âhiret) hayatım için daha önce bir şeyler yapmış olsaydım!’ der.” (Fecr, 89/24) Ama o gün bu söz fayda vermeyecektir.
İnfak, Allah için harcamaktır. Rabbimizin rızasını için O’nun verdiği malı O’nun yolunda sarf etmektir. Zekat, sadaka, sadaka-ı fıtır, hayrın her çeşidi infaktır. Geçici olan malı, ebedi kılmanın yolu infaktır. İnfak, Rabbimizin lütfu olan malımızın şükrünün ifasıdır. Kur’an-ı Kerim’de Allah’a samimiyetle inanan müminlerin bir özelliğidir: “Onlar) gayba iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden hayra harcarlar.” (Bakara, 2/3) İnfak malımızı bereketlendirir. İlahî ikramlara vesiledir. Resûlullah (s.a.s) “Allah Teâlâ şöyle buyurdu, demiştir: “Ey âdemoğlu! (Allah için) infak et ki, sana da infak olunsun!” (Buhâri, Tevhid 35; Müslim, Zekât 36, 37) İnfak eden kişi, meleklerin duasına nail olur. “Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri ‘Allah’ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye harcadığı malın yerine yenisini ver’ der.” (Buhârî, Zekât, 27)
İnfak, İslam’ın hedeflediği erdemli insan modelinin özelliğidir. “Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” (Ali İmran, 3/92) İnfak, sadece malımızdan harcamak değil, sevdiğimiz, değer verdiğimiz şeylerden harcamaktır. Ensarın zenginlerinden Ebû Talha’nın, Mescid-i Nebî’nin karşısında bulunan en çok sevdiği Beyruhâ adındaki bahçesini Allah yolunda infak etmek istemesi, Hz. Ömer’in de Hayber de çok sevdiği hissesini Allah yolunda harcamak istemesi gibi. İnfak, kulu Rabbine, insanlara, cennete yaklaştıran, cehennemden uzaklaştıran ameldir. (Tirmizî, Birr ve sıla, 40)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), cennette inananlara açılacak kapılardan birinin “sadaka kapısı” olduğunu bildirmiştir. (Müslim, Zekât, 85) Bu kapıdan zekat, sadaka verenler, Allah yolunda infak edenler girecektir. İnfak edenler Cenab-ı Hakkın katında mükâfatlandırılacaktır. “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra sarfedenler için rableri nezdinde ecirleri vardır; onlar için ne korku olacak ne de üzüleceklerdir.” (Bakara, 2/274)
Müminler için en güzel model olan Resulüllah (s.a.s.), infak konusunda da en güzel rehberdir. Ashab-ı Kiram bize Peygamber Efendimizi şöyle anlatmışlardır: “Resulüllah (s.a.s.)’den bir şey istendi mi, asla ‘hayır’ demezdi.” (Müslim, Fedâil, 56) “Resulüllah (s.a.s.) esen rüzgârdan daha cömert idi. Kendisinden bir şey istendiği zaman istenen şey elinde mevcut ise onu mutlaka verirdi.” (İbn Hanbel, I, 326) Cömertliği ramazan ayında zirve yapardı. Kur’an’ın indiği bu ayda, Cebrail (a.s.) ile her gece buluşan Allah Resulü (s.a.s.) Efendimiz, o ana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri karşılıklı okuyup kontrol etmişlerdi.
Mal, servet dünya hayatının süsü ve imtihanıdır. İnsan miras, ticaret veya hediye yoluyla malı, serveti geçici olarak alır ve faydalanır. Mal ve servet helal yollardan kazanılıp, meşru alanlarda harcanır, ibadet olarak zekat ve fıtır sadakası verilir, gönülden infakta bulunulursa cennet kapılarını açan anahtar, rıza-i Bari’ye vesile bir salih amel olur. Unutulmamalıdır ki sıkıntı, cefa ile mal ve servet biriktirenler bir gün bunları bırakıp gideceklerdir. İnsan ne kadar mal biriktirirse biriktirsin onu ahirete götüremeyecektir. Ancak Allah için infak ettiğimiz malların sevapları bize kalır.