Yıllar önce sendika temsilcisinin daveti ile gittiğimiz okulda öğretmenler derse kravatsız girme eylemi başlatmıştı. Böylece start verildi.
Bu etkinlik yıllar geçtikçe dal budak saldı, kravat fora oldu, sakallar uzadı, saçlar; at kuyruğuna, topuza, bonus modeline döndükçe döndü…İş öyle bir yere vardı ki; alışılmış çemberi kıran imam, spor kıyafet ve takke ile çıktığı kürsüde cuma vaazı verir hale geldi. İlk görüşte gözlerinize inanamıyorsunuz. Vaaz veren kişinin sendika üyesi veya kanaat önderi olduğu düşüncesine kapılıyorsunuz. Olur mu olur!.. Burası Çankırı. İmam hutbe için mimbere çıkarken cübbe giyip, sarık takınca imammış, diye rahat nefes alıyorsunuz.
İnsan devlet dairesine girdiğinde; saç –sakala karışık, yaka - paça açık kıyafet ile kimim memur, kimin vatandaş olduğunu ayırt etmekte zorlanır hale geldi. Yaka kartı zorunlu olsa biraz olsun kurtarır. O da yok!..Bu durum sadece resmi kurumlar için geçerli değil, beyaz önlükle görmeye alıştığınız öğretmeni de doktoru da vb ilgilendiriyor, olumsuzluk, kendilerine rehber edindikleri öğretmenlerinden etkilenen öğrenciye de sıçrıyor.
Köklü maziye sahip askerde , poliste, adliyede bunu göremezsiniz. Buralarda disiplin bozulduğunda neler olacağını insan düşünmek bile istemiyor.
Eskiden kıyafetler yaz - kış kıyafeti olarak takvime bağlanmıştı. Ne hikmetse kalktı. Bu gidişle devlet memurlarını işe pijama ile gider görürsek şaşırmayalım. Hatta bir komutan, bir valinin polis veya asker tören mangasını şortla selamladığını görürsek şaşırmayalım.
Aslında bu gidişe önceki dönem Vali Abdullah Ayaz “DUR!” diyen genelge yayımlamıştı. Yayınlamasına yayınladı ama (U) dönüş yapmak zorunda aldı.
Bakalım Vali M. Fırat Taşolar bu konuda nasıl bir yol izleyecek?..