2023’ün son günlerine gelirken Çankırı bir cinayet haberi ile daha çalkalanıp ülkeye gündem oldu.
Ne oluyor bize ?..
Yetim kalan çocuklara, öksüzlere bir yenisi bir yenisi daha ekleniyor.
Çankırı merkez ilçesi 8 ay içinde peş peşe bu kadar cinayete hiç şahit olmamıştı.
Yıl içinde bir kişinin önce komşusunu apartmanında, ardından eşinin işverenini işyerinde silahla öldürmesi, bir annenin (nasıl öldürüldüğü meçhul) kayıp aranırken evinde cesedinin bulunması, anne acısı soğumadan anne ve eşin kocası tarafından boğazından bıçaklanarak ölümüne şahit olduk, üzüldük , kahrolduk!..
Soğuk kış günlerinde yeni yılın aydınlık umutları ile ısınıp heyecanla 2024’ün kapıdan girmesini beklerken bir eğlence merkezindeki silahlı cinayet haberinin etkisini üzerimizden atamadan bir cinayet haberi ile daha uyandık, sarsıldık.
Cinayet ki ne cinayet…
Olayı gazeteler ve TV’ler “ Çankırı’da dehşet!”, “Çankırı’da kan donduran cinayet!”, “ Çankırı’da akıl almaz cinayet!” başlıkları ile verdi.
Çankırı ismini eğitimde, kültürde, sanatta, sporda, sağlıkta, üniversitesi ile yurt genelinde hatta yurt dışında duyurması varken nedir bu; kan, gözyaşı, korku ve dehşet ikliminin hayatımızın her anında yer alması.
Bu gidiş hayra alamet değil.
Çankırı merkezde böyle olunca İstanbul gibi metropolde saatte bir kişinin cinayete kurban gitmesi gibi ülke olarak kara tablo ile karşı karşıyayız.
Milli, dini ve ahlaki duygularla kaplı, sevgi, saygı ve hoş görüye dayalı bir hayat varken, nedir bu düşmanca, hasmane duygular, gözü karalık, stadyumlara kadar uzanan kutuplaşmalar…
Her yanımızı çepeçevre saran bu karanlık dünyayı anlamak mümkün değil.
Bindik bir alamete koşuyoruz kıyamete…