Varoluşumuzun gayesi, bizleri yaratan ve yaşatan, sayamayacağımız kadar rızıklar veren Cenab-ı Hakk’ı tanımak, O’na kullukta bulunmak, böylece ebedi saadetimizi kazanmaktır. Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!” (Fussilet; 41/30) Ayet-i kerimede marifetüllah, Allah’ı tanımadan sonra istikamet üzere dosdoğru olanlar övülmüştür.
İstikamet, “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşama” manalarında kullanılmaktadır. İstikamet, dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah’a itaat edip Hz. Muhammed’in sünnetine uymaktır. (Mustafa Çağrıcı-Süleyman Uludağ, İstikamet, DİA, 23/348) İstikamet, her türlü aşırılıktan sakınarak, doğruluk üzere, tutarlı ve düzenli bir dini hayat yaşamaktır.
Her gün eda ettiğimiz namazlarımızda, çeşitli vesilelerle okuduğumuz Fatiha suresinde Rabbimize niyaz etmekteyiz: “Bizi dosdoğru yola (sırât-ı müstakîme) ilet!” (Fâtihâ, 1/6.) “Doğru yol” (sırât-ı müstakîm) İslâm’dır. Allah’ın peygamberleri ile kullarına gönderdiği dinlerin genel adı da İslâm’dır. (Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri, 1/63)
Süfyân b. Abdullah (r.a.): Yâ Resûlallah! Bana İslâm’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah (s.a.s.): “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu. (Müslim, İmân 62; Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12)
Son yıllarda bilgisayar, tablet, akıllı telefon, internet, sosyal medya hayatımızın ayrılmaz birer parçası oldu, internetle birlikte hayatımıza pek çok yenilikler girdi. Bu iletişim vasıtalarıyla “Sanal âlem” dediğimiz yeni bir dünya ile tanıştık. İnternet, birçok alanda işleri kolaylaştırdı. Eğitim, iletişim, alışveriş, oyun, eğlence vb. amaçlarla sanal âlemin kapısı çalınmakta, ölçülü-ölçüsüz, bilinçli-bilinçsiz, amaçlı-amaçsız saatlerce vakit geçirilmektedir. İnternetin ve sosyal ağların sağladığı faydalarla birlikte, bilinçsizce kullanılmasıyla samimiyet, doğruluk, nezaket, mahremiyet gibi değerlerin örselendiği ve hiçe sayıldığı görülmektedir.
Sanal âlem insanın her istediğini yapabileceği ve bundan dolayı da sorumlu olmayacağı bir alan değildir. Bütün nimetlerden hesaba çekildiğimiz gibi internet, bilgisayar, akıllı telefon, sosyal medyadan da hesaba çekileceğiz. Yaptıklarımızın, yazdıklarımızın, baktıklarımızın, işittiklerimizin, paylaştıklarımızın hesabını mutlaka vereceğiz. Melekler yaptığımız her şeyi kaydetmektedirler. “Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var.” ﴾12﴿ Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar.” (İnfitar, 82/10-12)
Alemlerin rabbi olan Allah, sanal âlemde de bizleri görmektedir ve yaptıklarımızdan haberdar olmaktadır. Evrendeki hiçbir bilgi yüce Allah’a gizli kalmaz. “…O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir…” (Enam, 6/59)
Gerçek hayatta olduğu gibi sosyal ağlarda ve internette insanların haklarını ihlal etmek günahtır. Günlük hayatta yalan söylemek, insanları karalamak, iftira atmak nasıl günahsa, sanal âlemde ve sosyal medyada da aynı şekilde günahtır. Sanal âlemde bilgi, doğruluğu teyid edilmeden paylaşılabilmekte, farkında olunmadan yanlışın ve kötülüğün yaygınlaşması, kişilik haklarını ihlali gibi pek çok günaha sebep olunabilmektedir. Oysa Rabbimiz: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 17/36)buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Her duyduğunu söylemesi kişiye yalan olarak yeter.” (Müslim, Mukaddime, 5) buyurmuştur. Ayet ve hadis, doğruluğu teyid edilmeden nakledilen bilgilerin yalan olma ihtimaline dikkat çekmektedir.
Öyleyse sanal âlemde, sosyal medyada paylaşırken, beğenirken bir daha düşünelim. Hayra anahtar, şerre kilit olalım.
Zaman zaman sosyal medya, internet sağlıksız ve bilinçsiz bir şekilde kullanılmakta, pek çok kişi kendi özel hayatı ile ilgili bilgi ve fotoğrafları paylaşmakta ve sınırı koruyamamaktadır. İnsanlar özel hayatlarını, aile bireylerini, giysilerini, yedikleri yemekleri gibi durumlarını sosyal medya araçlarında paylaşabiliyorlar. İnternette, sosyal medyada paylaşımlarda ahlaki ilkelere ve mahremiyet sınırlarına uymak gerekir. Helal-haram hassasiyetini korunmalı, gerçek hayatta haram olanların sanal âlemde, internette de haram olduğu unutulmamalıdır. Gerçek hayatta hırsızlık, gasp, aldatma, vb. nasıl suç ise ve gıybet, yalan, iftira vb. nasıl günah ise bunlar internette, sosyal medyada ve sanal âlemde de suç ve günahtır. “Biz Allah’ı görmesek de Allah bizi görüyor” şuuruyla hareket edelim.
Kulların ürettiği vasıtaların kulluğun önüne geçmesine fırsat vermeyerek, kulun Rabbi ile olan bağı ve bağlantısı kesintisiz olsun. “Allah’ı unutan, bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmışlardır.” (Haşr, 59/19) İnternet, bilgisayar, akıllı telefon, sosyal medya Rabbimizle aramıza girmesin, kulluğumuzdan bizi alıkoymasın.
Aklımızı kullanarak, irademize hâkim olarak, akıllı telefon, internet, sosyal medyayı amaç ve gayesi doğrultusunda, mümine yakışır şekilde kullanmalı, ölçülü ve ilkeli olmalıyız.
Allah (c.c.) hem bu âlemin hem de sanal âlemin rabbi, hâkimi ve mâlikidir.