Bağımlılık, bir şeyi yoğun bir şekilde arzulama, kullanım üzerinde kontrolü kaybetme ve olumsuz neticelere rağmen dâhil olduğu şeye devam etmek demektir. (Orhan Gürsu, Bağımlılık ve Din, İstanbul 2018, s. 31) Bağımlı olan kişi zafiyeti olduğu madde veya davranışa karşı iradesini kontrol edemez, bir çeşit onun kölesi olur. Alkol, uyuşturucu, kumar, teknoloji, alışveriş vb. bağımlılıklar vardır.
İslam dininin esas gayesi kulların menfaatini sağlamak, onlardan zararı gidermektir. İslâm âlimleri dinin bu gayesinin gerçekleşmesi için din, can, mal, akıl, nesil olan “beş unsuru” koruması gerekliliğinde ittifak etmişlerdir. Din, can, mal, akıl ve nesile zarar veren her şey İslam tarafından yasaklanmıştır. Alkollü içecekler ve uyuşturucu maddeler cana, akla ve nesle; kumar mala, zina nesle zarar verdiği için haradır. Ayeti kerime de şöyle buyrulmuştur:
“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 5/90) Yasak sarhoşluk veren, insanın aklî ve ruhî dengesini bozan bütün katı ve sıvı maddeleri kapsar.
İslâm’ın emir ve yasaklarındaki genel amaçlar dikkate alındığında İslâm’ın bu konudaki yasağının sadece şaraba veya belirli alkollü içkilere mahsus olmadığı, aklî ve ruhî dengeyi bozan, sinir sistemini uyuşturup beynin işlevlerini etkileyen, kişinin irade ve düşünme gücünü tamamen veya kısmen yok eden her türlü keyif verici uyuşturucunun da aynı yasak kapsamına girdiği görülür. Uyuşturucu maddeler kişileri giderek dış dünyadan koparıp kendine bağımlı yapmakta, her türlü kötülük ve suçu işlemeye hazırlamakta ve âdeta insanı kendi öz kimliği olan insanlığından soyutlamaktadır. (Komisyon, İlmihal, 2/69-70)
Son yıllarda bilgisayar, tablet, akıllı telefon, internet, sosyal medya hayatımızın ayrılmaz birer parçası oldu. Bu teknolojik vasıtalar iletişim, bilgi ve eğitim için kullanılmakla birlikte oyun ve eğlence içinde kullanılır olmuştur. Toplumumuzda çocuklar ve ergenlerle başta olmak üzere her yaş grubundan kişi, internet ve sosyal medyayı bağımlılık derecesinde kullanır duruma geldi. Yakın zamana kadar bağımlılık denildiğinde aklımıza madde ve alkol bağımlılığı gelirken günümüzde sanal bağımlılığı da bu sınıflandırmaya dâhil olmuştur. Diğer bağımlılıklar ne kadar korkutucu ise sanal bağımlılık da o kadar endişe vericidir. Bağımlı kişi mecburi olarak yapmak zorunda olduğu işler ve sürdürmek zorunda olduğu ilişkiler dışında bütün vaktini ve fiziksel enerjisini bağımlı olduğu maddeye veya eyleme yatırır.
Hayatla iç içe giren internet ve özellikle sosyal medya araçları, birçok alanda büyük imkânlar, kolaylıklar ve fırsatlar sunmasının yanı sıra mahremiyet, gizlilik, güvenlik gibi pek çok alanda ciddi riskleri de beraberinde getirmektedir. Söz konusu platformlar her ne kadar sanal dünya olarak adlandırılsa da ölçüsüz ve bilinçsiz kullanıcılar için buradaki sanal sebepler, içinden çıkılmaz gerçek problemlere yol açabilmektedir. Örneğin; siber zorbalık, kimlik hırsızlığı, sanal dolandırıcılık gibi risklerin yanı sıra internet aracılığıyla suç aletlerine erişimin kolaylaşmasıyla toplumlar, ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca yanlış veya zararlı bilgi, kul hakkı ihlalleri, şiddet/nefret/ırkçılık faaliyetleri, kumar ve bağımlılık gibi durumlar, dijital dünyanın sıkça karşılaşılan sorunları arasında yer almaktadır.(Ali Erbaş, Bilişim Çağında İnsan Din ve Diyanet, Ankara 2021, s. 230)
Dünya ve ahiret saadetini sağlamak üzere dünyaya gönderilen, yeryüzünün halifesi olma şerefine sahip insanoğlu, sahip olduğu bu değeri koruması ve hedeflenen mutluluğu gerçekleştirmesi için her türlü zararlı alışkanlıktan kendini ve ailesini koruması gerekir. Verilen nimetler emanettir ve kendisinden bir gün sorulacaktır.
Teknolojiye karşı durmak, yok saymak mümkün olmadığına göre teknolojiyi bilinçli ve kontrollü kullanmayı öğrenmemiz gerekmektedir. Sadece kendimiz değil aile bireylerimizin de öğrenmesi gerekir.
Aklımızı kullanarak, irademize hâkim olarak, televizyon, akıllı telefon, internet, sosyal medyayı amaç ve gayesi doğrultusunda kullanmalı, ölçülü ve ilkeli olmalıyız. Teknolojinin kendimiz, ailemiz, toplum ve Rabbimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmede mani olmasına fırsat verilmemelidir.
Helal-haram hassasiyetimiz, mahremiyet bilincimiz ve ahlak düsturlarımız sanal alemde, internette de geçerlidir. Gerçek hayatta hırsızlık, gasp, aldatma, vb. nasıl suç ise ve gıybet, yalan, iftira vb. nasıl günah ise bunlar internet ve sanal alemde de suç ve günahtır. Unutmayalım ki, Allah (c.c.) hem bu âlemin hem de sanal alemin rabbi, hakimi ve malikidir.
Rabbim bizleri ve ailemizi kulluğumuzdan ve sorumluluklarımızdan uzaklaştıran her türlü engelden muhafaza eylesin.