Önce üzerinde yaşadığımız bu dünya ve içindekiler yaratıldı. Sonra ilk insan Hz. Adem ve eşi Hz. Havva… İlk aile Cennette kuruldu, sonrasında yeryüzünde devam etti. Böyle başladı ademoğlunun serüveni.
İnsan, cana yakın, kendisiyle ünsiyet ve ülfet kurulan, uyumlu sosyal bir varlıktır. İnsan, bir ailede gözlerini açar. Hayatının en güzel yıllarında onu sımsıcak saran, bağırlarına basan, geceleri uykularından vazgeçen, hayatlarını kendisine adayan iki değerli varlık hep yanındadır onun. Küçücük beden, bu kocaman dünyaya aile ile başlar. Aile ocağından çıkıp, hayata atılır ve topluma girer. Ve bir gün ayrılık vakti geldiğinde bu dünyadan yine en sevdiği ailesi uğurlar.
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21) Kutsaldır aile. İlahî rahmettir. Aile sevgi ve merhametin yeryüzünde tecellisidir. “Allah, size evlerinizi huzur ve dinlenme yeri yaptı.” (Nahl, 16/80) Buyrulduğu üzere aile kişinin mutlu olacağı, huzur bulacağı yerdir.
“Ey gençler, sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin. Zira evlilik gözü harama bakmaktan, iffet ve namusu harama düşmekten daha çok korur…” (Buhârî, Nikâh, 3; Müslim, Nikâh, 1) “Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimle amel etmeyen benden değildir. Evleniniz, çoğalınız...” (İbn Mâce, Nikâh, 1) buyurdu Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.).
“Allah’ın emri Peygamber’in kavli” ile kurarız biz yuvalarımızı. (Nur suresi 32 ve Nisa suresi 3. ayeti kerimelerde Rabbimiz evliliği emretmiştir.) Ne güzel sözlerle ve samimi duygularla başlanır ve kurulur yuvalar. Unutulur zamanla verilen sapasağlam sözler. Zira Rabbimiz “misak-ı galiz” yani sapsağlam bir söz buyurmuştu nikah için. (Nisa,4/ 21) Unutulur dünyada imtihan üzere olunduğu. Ve en başta ailenin bir imtihan olduğu. Ve unutur eşler, evlatlar sorumluluğu. “İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.” (Abese, 80/34-36) Bir gün bu hakikat elbet tecelli eder. Ya da “Kendileri ve eşleri gölgelik yerlerde, tahtlarına kurulacaklar.” (Yasin, 36/56) Ayetinin müjdesine nail olunur. Cennette kurulan o ilk ailenin çocukları yine cennette buluşur. Ahirette aileler birbirlerine ya koşarlar ya da birbirlerinden kaçarlar.
Ailemizin dünyada cennet, cennette de devam etmesi için güzel örnekler, model yaşantılar incelenmeli, örnek alınmalıdır. Problemsiz bir aile olmaz. Sorunların üstesinden gelemeyen aileler vardır. “Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Düzeltmek isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (Nisa, 4/35) Görülüyor ki aile meclisinin desteği ile yuvanın devamı Rabbimizin isteğidir.
Rabbimiz: “İçinizden Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.” (Ahzab, 33/21) buyurdu. İnsanlar dünyada hedeflerine ulaşabilmek için uygun modeller edinirler, onları taklit ederler. Hiç şüphesiz Müminlerin örnek alacağı, yolunu izleyeceği, tavsiyelerine uyacağı en güzel örnek Sevgili Peygamberimizdir. Zira o, ahlakî ve insanî erdemlerle bütünleşmiş örnek bir genç, varlık ve yoklukta sevinç ve kederde örnek bir arkadaş, dürüst bir esnaf, örnek bir aile reisi, eş, baba, dede…