Rahmet, mağfiret, günahlardan arınma ayı… Kur’ân-ı Kerîm’de adı zikrolunan, Kur’an ayı… Orucun farz kılındığı sayılı günler… On bir ayın sultanı, beklenen ve özlenen misafir… İçerisinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin gizlendiği… Peygamber Efendimizin (s.a.s.) risalet görevinin başladığı, Cebrail (a.s.) ile buluşup karşılıklı Kur’an okudukları, cömertliğinin doruk noktasına ulaştığı (Buhari, Savm, 7; Müslim, Fezail, 50), on gecesini itikâfla geçirdiği… Teravihlerle gecelerin ihya edildiği, iftarlarla gönüllere girildiği… Sahurlarında duaların çokça yapıldığı… Huzur ve sükûnet ayı. Rahmanın kullarının birbirlerine en çok merhamet ettiği, Rahmanın da kullarına en çok merhamet ettiği… Cennet kapılarının ardınca açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların vesveselerinin müminlere tesir edemediği ay… Allah Resulünün (s.a.s.) “Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak, Ramazan’ı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman, 27; Müslim, Salatü’l-Müsafirin, 13) müjdelediği ay.
Ramazan, sanki yaz sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen güz yağmuru misali müminlerin arındığı ay. Ramazan tövbe, istiğfar, pişmanlık, telafi zamanı. Kulu Rabbinden uzaklaştıran, nazargâhi ilahi olan kalpleri karartan günahlardan kurtulma vakti. Rahmet Peygamberinin (s.a.s.) buyurduğu gibi: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile Cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” (Müslim, Taharet, 16)
Semadan inen rahmet damlalarının çatlamış ve kurumuş topraklara hayat verdiği gibi, Ramazan da duyarsızlaşmış, katılaşmış sinelere merhamet tohumları ekmek için geliyor. Yetimin başını okşamayı, kimsesize kimse, yoksula kol kanat olmayı hatırlatmak üzere geliyor. Ramazan, zekât ve fitre ile yoksul ve ihtiyaç sahiplerini gözettiriyor. Cennetin kapılarından sadaka kapısının müminlere açıldığı ay Ramazan. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), cennette müminlere açılacak, sadece zekât, sadaka verenlerin Allah yolunda infak edenlerin girebileceği kapının “sadaka kapısı” olduğunu bildiriyor. (Müslim, Zekât, 85) “Resulüllah (s.a.s.) esen rüzgârdan daha cömert idi. Kendisinden bir şey istendiği zaman istenen şey elinde mevcut ise onu mutlaka verirdi.” (İbn Hanbel, I, 326) Ashab-ı kiram böyle anlatmıştı Allah Resulünü (s.a.s.). Cömertliği Ramazan ayında zirve bir Peygamberin (s.a.s.) ümmetiyiz. Bu yıl evlerimizde akraba, komşu, ihtiyaç sahipleri ile iftar sofralarında buluşamasak da sofrayı yoksul ve ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin evine ulaştırmak suretiyle bu güzel hasleti kesintiye uğratmamış oluruz. Bilelim ki, Allah’ın kullarının yardımında olduğumuz müddetçe Cenab-ı Hak da bizim yardımımızdadır. Hadisi Şerifte buyrulduğu üzere: “Kul, din kardeşine yardımcı olduğu müddetçe Allah (c.c.) da onun yardımcısı olur.” (İbn Hanbel, 2/252) Öyleyse ilah-i rahmete mazhar olmak için paylaşalım, yardımlaşalım.
Kur’an’ın Ramazan ayında indirilmeye başlaması Ramazanı değerli, kıymetli kılmıştır. “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.” (Bakara, 2/185) Ramazan, Kur’an ayıdır. Gönüllere şifa, dertlere deva, hayat rehberi, yol gösterici bir kılavuz, insanlığın hidayet rehberi, hak ile batılı birbirinden ayırmanın delili, son ilahi mesaj Kur’an’ın bu ayda inmesi, Ramazan ayını özel kılmıştır. “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn 252; İbn Hanbel, 5/249) buyurdu Allah Resulü (s.a.s.). Bu ayda daha fazla Kur’an’ın manevi ışığı evlerimizi, iş yerlerimizi, gönül dünyamızı aydınlatmalıdır. Kur’an hayatımıza rehber olmalı, Kur’an’ın ahlakı ile ahlakımız süslenmelidir. Nasıl ki her Ramazan ayında Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ile Cebrail (as.) bir araya geldiler, Kur’an-ı Kerim’i okumuşlarsa, bizlerde bu yıl evlerimizde ailemizle okuyalım. Televizyon, radyo, internet, cep telefonu vasıtasıyla mukabele programlarını takip etmeye çalışalım. İftar ve sahur sohbetlerini izleyerek bu ayın feyzinden istifade etmeye çalışalım.
Rahmet ayı Ramazan içerisinde bin aydan daha hayırlı, koca bir ömre bedel bir geceyi sinesine gizliyor. Kadir gecesini “… Ramazan ayının son on gecesinde arayın!” (Muvatta, İtikaf, 6) buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), Kadir gecesini bekleyen değil, arayanlardan olmamızı istiyor. Kur’an tilaveti, dua, istiğfar, tesbihat, namaz, oruç, nafile ibadetler, hayır ve hasenat ile geçirdiğimiz her gün ve gecemizin birisi Kadir olacaktır.
Rahmet ve cennet kapılarının açıldığı bu ayın gecesi gündüzü, Allah’ın rızasını kazanmak, günahlardan arınmak, nefsi terbiye etmek için fırsatımız olsun. Oruçla bir taraftan vücudumuzu zararlı maddelerden arınırken, maneviyatımızı güçlendirelim. Yüce kitabımız Kur’an’ı, gönül dünyamıza indirerek, okuyup, anlamaya, yaşamaya gayret edelim. Kadir gecesine ulaştığımızda yürüyen Kur’an nasıl olunur sorusunun cevabını bulanlardan olalım. Cömertliği Ramazan’da zirve olan bir Peygamber’e (s.a.s.) yaraşır bir ümmet olmada yarışılalım. Namazın Cenab-ı Hakk’a kulluk ve vuslat vasıtası, secdenin O’na en yakın an olunduğu şuuruyla, tadili erkâna riayet ederek eda ettiğimiz namazlarımız miracımız olsun. Duaların reddolunmadığı anlarda ellerimiz açılsın. Dillerimizden Rahmanın razı olduğu sözler çıksın.
Bu Ramazan evlerimiz mescid olsun. Ramazan-ı Şerif gönlümüzü, evimizi, ailemizi, ülkemizi rahmetiyle mamur eylesin. Yüce Rabbimiz, Ramazan-ı Şerifi bizlerin, ülkemizin ve İslam âleminin hayrına ve her türlü maddi ve manevi sıkıntılardan kurtulmaya, huzur ve afiyete vesile kılsın.