Kişinin hayatını devam ettirmesi, kendi ve sorumluluğu altındakilerin ihtiyacını giderebilmesi için çalışması gerekmektedir. Çalışmak dünya hayatının bir gerekliliğidir. İnsan çalışmasının karşılığını hem dünya da hem de ahirette görecektir. "İnsan için ancak çalışıp kazandığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir." (Necm, 53/39-40) ayeti kerimesinde de Rabbimiz çalışmanın önemine vurgu yapmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de “Hiç kimse, çalışıp kazandığından daha hayırlı bir yemek yememiştir…” (Buhârî, Buyû, 15) buyurmuş, bereketin, huzur ve afiyetin kişinin kendi çalışıp, elde ettiğinde el emeğinde olduğuna dikkat çekmiştir.
Hayatın devam etmesi ticarete, çalışmaya, üretime bağlıdır. Bununla birlikte alışveriş, ticaret, iş çoğu kişiyi ibadetinden, kulluğundan uzaklaştırmamalıdır. Mal biriktirme kaygısı, dünyaya olan aşırı düşkünlük insanı aldatmamalıdır. “Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır.” (Nur, 24/37) Ahiret inancı güçlü olan bir kişi dünyadaki işine, çalışmasına dikkat eder. Müslümanlığının kalitesinin alış verişindeki hassasiyetiyle orantılı olduğu şuuruyla yaşar.
İş hayatına atılırken, meslek tercih ederken, bir işte çalışırken yapılan işin dinen meşru olması gerekmektedir. Zira kazancımızın nasıl olduğu, nereden kazandığımız ahirette bize sorulacaktır. (Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyame, 1)
Ticaret Hayatında İlkeler
- Dürüstlük
Ticarette, alış verişte en önemli ölçü dürüstlüktür. Satılan malın kalitesini, sağlamlığını, varsa kusurunu gizlemeden, yalan söylemeden karşı tarafa söylenmelidir.
Peygamberimiz (s.a.s.), bir gün bir buğday yığınının yanına gelmiş, elini buğdayın içine soktuğunda parmaklarına ıslaklık dokunmuştu. Bunun üzerine sahibine, "Bu ne?” diye sordu. Buğdayın sahibi; "Onu yağmur ıslattı, ey Allah'ın Resûlü!” deyince, Peygamberimiz; "O ıslak kısmı, insanların görmesi için üste çıkarsaydın ya. Aldatan benden değildir." (Müslim, İman, 43) buyurdu.
Hikaye: Adamın biri ineğin sağılan sütüne su katarak satıyormuş. Bir gün yağan yağmurdan oluşan sel birçok şeyle birlikte adamın ineğini de götürmüştür. Bunun üzerine çocukları toplanarak babalarına:
Süte kattığımız sular var ya! İşte o sular toplanarak sel haline geldi ve ineğimizi götürdü” demişlerdir. (Gazzali, II, 78; Abdulaziz Beki, İslamda Ticaret Ahlakı, 2005, 69)
“Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin.” (Bakara, 2/188) Rabbimiz haksız kazancı yasaklıyor.
Allah Resulü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Güvenilir, dürüst, Müslüman tacir, kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” (İbn Mace, Ticaret, 4)
Dürüstlüğün zıddı yalan söz ve yalan yemin müslümana yakışmaz. Dünyalık elde etmek, daha çok kazanmak, malı satmak için yalan söylemek ve yalan yemin ahirette zarara uğramıza, kul hakkına sebep olacaktır.
- Ölçü ve Tartıyı Tam Yapmak
“Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın. ﴾181﴿ Doğru terazi ile tartın. ﴾182﴿ İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. ﴾183﴿” (Şuara, 26/181-183) Kur’an-ı Kerim’de ölçü ve tartıda hile yapanlar şiddetli bir şekilde uyarılmış, ahirette yaptıklarından hesap verecekleri hatırlatılmıştır.
- İşi İyi Güzel Ve Sağlam Yapmak
Rabbimiz “Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever.” (Bakara, 2/195) buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.) de: “Allahu Teâlâ, bir iş yaptığınız zaman onu sağlam ve güzel yapmanızı sever.” (Beyhakî, Şüabü’l-İman, 4/334) buyurmuştur
Çalışan işçi, memur işini iyi yapmalıdır. Mesaisine dikkat etmeli, aldığı ücretin hakkını vermelidir. Şayet yaptığı işi iyi yapmayan, kul hakkına girmiştir. Aldığı ücreti helal ettirememiştir. İşveren, patron ise işçisinin hakkını gözetmeli, çalıştırdığı mesaisinin ücretini zamanında ödemelidir. “İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.” (İbn Mace, Ruhun, 4) Günümüzde işçilerin sigorta primlerinin yatırılmaması, eksik yatırılması, ücretlerinin zamanında ödenmemesi bir kul hakkıdır.
- Ödemenin Zamanında Yapılması
Borçlu imkanı olduğu müddetçe söz verdiği zamanda borcunu ödemelidir. Zira borcun zamanında ödenmesi bir söz vermektir. Verilen sözün yerine getirilmesi gerekmektedir. Zamanında ödenmeyen borç, alıcıyı zor duruma düşürecektir. Hadisi şeriflerde “Maddi imkanı olan kişinin borcunu bekletmesi zulümdür.” (Müslim, Müsakat, 33) “Sizin en hayırlınız borcunuzu en iyi şekilde ödeyeninizdir.” (Buhari, Vekalet, 5) buyrulmuştur.