Zamanla yarışır insan. Doğumla başlar geri sayım. Gün gelir kendisine verilen süre sona erer. Bekler hesabını, kendisine sorulacak soruları. Sonsuz hayatın başlangıcı hesapla olacaktır. “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür, 101/8) ayeti ile Rabbimiz bu hesabı hatırlatır. En çok okuduğumuz Fatiha suresinde 4. ayet-i kerimede “Ödül ve ceza gününün tek hâkimi” buyurur Rabbimiz.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) insana sorulacak soruları haber verir: “İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden hesaba çekilmedikçe hiçbir tarafa hareket etmeyecektir: 1- Ömrünü ne ile geçirdiğinden, 2- Gençliğini ne ile yıprattığından, 3- Malını nereden kazanıp, 4- Nereye harcadığından, 5- Öğrendiği bilgileri yaşayıp yaşamadığından” (Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyame, 1)
Hadisi şerif, bir çeşit hayatın özetidir. Bu sorulara herkes cevap verecektir. Hadisi şeriften anlıyoruz ki:
Hayat Allah’ın bir lütfu ve ihsanıdır. Her insan her gün 24 saatlik bir zaman dilimine sahiptir. Hayatımızın her gününde bize 24 altın verilmektedir. Verilen bu altınların bir gün hesabı sorulacaktır. Kimileri bu altınları sermaye yapıp, değerlendirir. Kimileride çarçur eder, heba eder. Ömür bir sermayedir, bunu kazanca, kâra çevirmek gerekir.
Ömür içerisinde gençlik devresi güç, kuvvetin, vücut zindeliğinin en yüksek olduğu bir dönemdir. Aynı zamanda bu dönemde kişinin hayatını etkileyen önemli kararlar alınır. Gençlik dönemi çoğu zaman ihmal edildiği, kadrinin az bilindiği devredir. İnsan gücünün, kuvvetinin, zindeliğinin hep devam edeceğini sanır. Hâlbuki gençlik dönemi çok hızlı geçer. Gün gelir arar. Şu hikâyede olduğu gibi:
İki büklüm halde yere eğilerek yürüyen yaşlı bir adama:
- “Baba, neden eğilmiş, yere bakar halde yürüyorsun?” diye sorulduğunda, yaşlı adam,
- “Evlat, gençliğimi kaybettim onu arıyorum.” cevabını vermiştir.
Kazancın ve mesleğin helal olması, gayri meşru, dinin yasakladığı işlerin yapılmaması gerekir. Müminin hayatında haramlar kırmızı çizgidir. Mümin yeme, içme, giyinme, eğlenme, sosyal hayat, iş hayatı ve aile hayatında haramlara karşı duyarlıdır. Evine getirdiği, ailesine yedirdiği lokmanın helal olmasına dikkat eder. Aşına, lokmasına haram bulaştırmaz. Alış verişinde aldatmaz, yalan söylemez, kusuru gizlemez, verdiği sözde durur, ölçü ve tartıda hile yapmaz. Faiz, kumar, alkollü içecek, şans oyunları, piyango, rüşvet vb. Kur’an ve sünnetin yasakladığı bütün haramlardan uzak durur. Rabbimiz buyurmuştur ki: “Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 5/90) Kurtuluşun yolu, şeytanın telkini, teklifi olan her türlü alkollü içecekten, kumarın sanalı, hakikisinden, şans oyunları, piyangodan sakınmakla olacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de: “Cehennem nefse hoş gelen şeylerle kuşatılıp örtülmüştür. Cennet ise zorluklar ve nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.” (Buhârî, Rikâk, 8; Müslim, Cennet, 1) buyurmuştu. ‘Ben kazandım istediğim yere harcarım’ diyen insan bir gün bunun hesabını verecektir. Dünyaya geldiğinde en basit bir ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan, annesine muhtaç olan; ihtiyarlığında acizleşen insan değil midir? İnsana akıl ve beden nimetini veren Allah (c.c.) değil midir? Aklı zayıf, bedeninde bir engel olsa bu malı kazanabilir miydi?
Bilmeliyiz ki nereden kazanıp nereye harcadığımız bize sorulacaktır. Kazancımızı israfa düşmeden, cimrilik yapmadan dinin meşru kıldığı alanlarda harcamalı, ihtiyaçlarımızı bu ölçülerle karşılamalıyız.
İnsan öğrendiği bilgileri yaşayıp yaşamadığından hesaba çekilecektir. Salt ilim, bilgi insanın kurtulması için yetmeyecektir. Bilginin yaşanması, öğrenilip hayata geçirilmesi, yaşantıda da samimi olunması gerekmektedir.
Başka bir defada Allah Resulü (s.a.s.) insanların ihmal ettiği, kıymet vermediği beş hususa vurgu yapmıştı. “Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet/kıymet bil:
1-İhtiyarlığından önce gençliğin,
2- Hastalanmadan önce sıhhatin,
3- Fakirliğinden önce zenginliğini,
4- Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerin,
5- Ölümünden önce hayatın!” (Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25) buyurmuştu.
Gençlik, sağlık, zenginlik, zaman ve ömür insanların çoğunun ihmal ettiği, telafisi zor bazen de mümkün olmayan hususlardır. İnsanın en çok sevdiklerinden dahi kaçtığı, amelini saklayamayacağı, yapılan amel göklerde, yerde, bir kayanın kovuğunda dahi olsa çıkarılıp getirileceği, ellerin konuşup, ayakların şahitlik edeceği ‘Haydi kitabını oku!’ denileceği hesap gününde, insan bütün nimetlerden hesaba çekilecektir.