AB, NATO ve ABD’nin kurduğu tüm tuzak ve kumpasları boşa çıkaran ve en son can havliyle beslemelerine yaptırdıkları darbeyi milletinin azim, kararlılık ve direnciyle püskürten Devletimizin; Güneyimizde bir terör devleti kurulması planını çiğneyip geçmesi, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından payımıza düşeni almak için kararlı bir duruş sergilemesi, istiklal ve istikbali için gereken her adımı cesaretle atması karşısında bundan gurur duyup birlik olmak varken, bu mücadeleye itibarsızlaştırmak amacıyla teröriste terörist diyemeyen ve mandacı ağzıyla konuşan hainlerle, göbeklerinden bağlı oldukları küresel odakların ülkemize saldırıları her gün yeni bir boyut değiştirerek devam ediyor.
Ben de bu yaşananlar karşısındaki düşüncelerimi “üç fıkrayla” anlatmaya çalıştım.
Buyurun bakalım beğenecek misiniz?..
XXX
Ormanlar kralı aslan hastalanınca bir hafta gün ortalıkta görünmemiş.
Aslandan hiç hoşlanmayan ama güçleri yetmediği için ellerinden bir şey gelmeyen tilki, çakal ve sırtlan bunu fırsat bilip hemen “aslan çok hasta gidici” diye söylenti yaymışlar.
Bu söylentiden aslanın da haberi olunca iyileştiği halde bir kaç gün daha dışarı çıkmayıp gelişmeleri görmek istemiş.
Süre uzamasına rağmen aslan ortaya çıkmayınca tilki, çakal ve sırtlan durumdan vazife çıkartıp ayının kapısını çalmışlar.
“Ayı kardeş aslan gidici, bize de çok çektirdi.
Sen onun kadar güçlü ve kuvvetlisin.
Krallığa sen layıksın gel başımıza geç” demişler.
Ayı oturduğu yerden hiç istifini bozmadan; “arkadaşlar krallık benim umurumda değil. Benim peşinde koştuğum iki şey var; biri armut biri bal, kırk türkü bilirim kırkı da bal üstüne” demiş.
Bunun üzerine eşeğin kapısını çalmışlar.
“Eşek kardeş aslan çok hasta gidici, sana da bize de çok çektirdi, gel başımıza sen kral ol hep birlikte rahat rahat yaşayalım.”
Eşek; “arkadaşlar krallık bana mı kaldı? ben yük taşımaktan başka bir şey bilmeyen bir hayvanım siz gidiş başkasını bulun” demiş.
Tilki, çakal ve sırtlan üstelemişler.
“Olur mu eşek kardeş? bizden daha güçlüsün, daha uzun boylusun, daha büyük kulaklısın, üstelik kafanda bizimkinden büyük, krallığa bizden daha çok layıksın” deyince eşeğin hoşuna gitmiş.
Ciddi misiniz?.. diye sormuş.
Çok ciddiyiz demişler.
Eşek “demek ki bende benim de bilmediğim bir cevher varmış” diye sevinerek önlerine düşüp aslanın kapısına dayanmışlar.
Eşek kapıya geldiğinde “ya aslan bana kızarsa?..” demişse de tilki, çakal ve sırtlan; “korkma arkanda biz varız” demeye kalmadan aslan kükreye kükreye dışarı çıkmış.
Birer pençeyle eşeği, tilkiyi, çakalı ve sırtlanı yere serdikten sonra; “ulan hainler” demiş bula bula yerime bir eşeği mi buldunuz?..
Eşek yerde debelenirken; “kralım benim hiçbir suçum yok, bu üçü kapıma gelerek sizin gidici olduğunuzu ve krallığa benim layık olduğumu söylediler.
Önce itiraz ettim ama sonra krallık teklifi benim de hoşuma gitti ve kapınıza geldim, bir eşeklik ettim, beni bağışlayın” demiş.
Arslan korkudan ödü patlayan üçüne sormuş.
“Doğru mu eşeğin dedikleri?..”
“Doğru kralım, biz ettik sen etme, bir cahillik yaptık, nasıl olsa kafası fazla çalışmaz, eşeği rahat rahat kullanırız diye ona teklif götürdük bizi bağışla” demişler.
Bunun üzerine aslan talimat vermiş.
“Bu eşeği serbest bırakın ömrünün sonuna kadar en iyi otlaklarda yayılsın, canına da bir zarar gelmesin.”
“Bu üçünü de zindana atın, ölünceye kadar orada kalsınlar.”
Üçü birden yalvarmaya başlamışlar.
“Ama kralım yerinize göz diken eşeği serbest bıraktınız bizi zindana atıyorsunuz bu adalet mi?..”
Eşeğin eşeklik yapması normal de sizin gibi akıllı ve kurnaz geçinenlerin bir eşekten medet umacak kadar ayağa düşmeleri normal değil.
Bir eşeğin ardına takılmakla zaten ölmüşsünüz.
Ben size zindanda da olsa yaşama hakkı veriyorum.
Yani canınızı bağışlıyorum.
Bundan iyi adalet mi olur?....
XXX
Eşek ve kurt ormanda gezerlerken aralarında bir tartışma başlamış.
Eşek, yemyeşil otlara bakıp, “otlar ne güzel sararmış” demiş.
Kurt bu sözü duyunca, “yahu olur mu hiç, yemyeşil ot işte, bunun neresi sarı” diye sormuş.
Eşek bu, dinler mi inatlaşmış durmuş.
Kurt bu duruma çok kızınca aralarında büyük bir tartışma başlamış.
En nihayetinde olay büyüyünce konu ormanlar kralı aslana intikâl etmiş.
Aslan her iki tarafı dinlemiş ve kararını açıklamış.
Karar, eşeğe istediği kadar ot verilip salıverilmesi, kurt için ise bir ay hapis cezası olarak çıkınca kurt hemen atılmış, “Kralım gerçekten olay böyle mi, yani otlar sarı mı, bende mi sıkıntı var” diye sorunca aslan şu cevabı vermiş.
Sen kurtsun, ne diye bir eşekle tartışmaya giriyorsun ki?
“Ben de biliyorum ot yeşildir ve sen haklısın ama eşeğe uyup onunla tartıştığın için bu cezayı sana layık gördüm” demiş.
XXX
Geçmiş yıllarda Kayseri’de, Amerika’lıların yardımı ile karayolu inşaatına başlanacakmış.
Bölgeye yakın bir köyde de köylüler imece usulü, bir patika yol yapıyorlarmış.
Bu patika yol için bir eşeği tepeye doğru kovalayıp onun geçtiği yeri hemen toprakla doldurup, sertleştirip yolu bitirmeye çalışıyorlarmış.
Malum eşekler ve de hayvanların çoğu, içgüdüsel olarak hedefe giden yolun en kısasını seçerler.
Amaç az yorulmak...
Köylülerin çalışması Amerikalı mühendislerin dikkatini çekmiş.
Amerikalı, tercümanı ile köylülerin yanına varmış:
-Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz burada?
İçlerinden biri sözcü olarak ortaya atılmış:
-Yol yapıyoruz, yol...
-Peki bu eşek ne işe yarıyor?
-Eşek sayesinde yolun nereden geçeceğini tespit ediyoruz.
O nereye giderse yolumuz da öyle devam ediyor.
Amerikalı mühendisler bu açıklama karşısında gülmekten çatlayacak hale gelmişler.
Sonra içlerinden biri sormuş.
-Ya bölgede eşek bulamazsanız ne yapıyorsunuz?
- O zaman da Amerika’dan mühendis getirtiyoruz..