• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • RESMİ İLANLAR
  • GÜNDEM
  • SİYASET
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SAĞLIK
  • SPOR
  • KÜLTÜR-SANAT
  • YAŞAM
  • TEKNOLOJİ EĞİTİM YEREL
  • Ara
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. M. Niyazi Yılmaz
  3. Peki ya nerede bekleyeceklerdi anneler?..
Yayınlanma: 11 Eylül 2019 - 09:58

Peki ya nerede bekleyeceklerdi anneler?..

11 Eylül 2019 - 09:58
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
M. Niyazi Yılmaz
M. Niyazi Yılmaz

Emile ZOLA’nın; “Gerçeği yer altına gömseniz bile, o yine büyüyerek patlayacak ve her şeyi yok edecektir.” sözü her şeye maydanoz olan ama Diyarbakır’da çocukları dağa kaçırılan annelerin başlattığı onurlu direnişi görmezden gelen entel danteller için söylenmiş gibi sanki.

Onlar şimdilerde kendilerini fena halde rahatsız eden gerçeği görmemek için kafalarına kuma gömmüşler.

Korkularından da bir türlü çıkaramıyorlar.

Devlet aleyhine yapılan her organizasyon ve tezgaha gönüllü yazılan hele hele “ekolojik duyarlılıkları” göz yaşartan sanatçı, akademisyen ve siyasetçiler bugünlerde ölü taklidi yapıyorlar.

Ölü sevicilerin yaptığı en iyi şeydir ölü taklidi yapmak.

Ölüyü sevmek, ölü taklidi yapmak kolay da sıkıyorsa o annelerden birisinin yerine koysunlar kendilerini..

Anaların gözleri gibi büyüttükleri çocukları yularları dışarıda olan birilerinin keyfi için ölüyorlar.

Yani ortada taklit yok.

Ciğer yakan bir gerçek var.

Ve ölü sevicilerin ağzını bıçak açmıyor.

Ölüm sessizliğine bürünüyorlar.

Onlar için yürekleri kan ağlayan Diyarbakır’ın cesur analarının feryatlarının hiçbir anlamı yok.

Çünkü Diyarbakır anaları, birlikte iş tuttukları ortaklarının kirli yüzünü fena halde deşifre etti.

Oysa perde arkasında kurdukları tezgah; barış, demokrasi, insan hakları, kucaklama muhabbetleriyle ne de güzel işliyordu.

Sevgiyle, barışla, kucaklamakla her sorun çözülüyordu.

Yıllardır binlerce çocuğu ailelerinden zorla kopartarak dağa çıkartan ve bunların büyük bir bölümünün ölüme neden olan elleri kanlı örgütün siyasi uzantısı ve destekçileri bu kez suçüstü yakalandılar.

“Diyarbakır’da genç kalmadı yarısı toprağın altında yarısı hapislerde çürüyor” diyen analar; “yeter artık, örgüte verecek çocuğumuz yok” diye haykırarak dağa çocuk nakil istasyonu gibi işleyen partinin kapısına dayandılar.

“Sizin çocuklarınız yurt dışında zevk-ü sefa içinde yaşarken bizim çocuklarımız dağda ölüyor, karılarınız plajlarda günlerini gün ediyor, başlarız sizin kürdistan davanıza” diye dikildiler karşılarına.

Birken beş, beşken on, onken yirmi oldular.

Bu sayı daha da artacak.

Çünkü cin şişeden çıktı artık.

Ne diyor bir onurlu baba; “biz zaten her gün ölüyoruz her gün korkarak yaşamaktansa bir gün ölürüz tehdit mehdit vız gelir.”.

Hayattaki en değerli varlıkları olan evlatları ellerinden alınan analar ve onlara katılan babalar artık hiçbir şeyden korkmadıklarını, çocuklarının ölüsünü veya dirisi almadan da eylemlerine son vermeyeceklerini, kardeşlik, dostluk insan hakları masalları ile kendilerini uyutmaya çalışan bölücü hainlerin/iş ortaklarının/sahte demokratların/insan hakları soytarılarının yüzlerine haykırdılar.

Ne ilginçtir ki bir zamanlar baskı ve tehditle kepenk kapattıranlar, korkularından ve suçüstü yakalanmalarının şaşkınlığından, bir avuç yürekli ananın isyanıyla kepenk kapatmak zorunda kaldılar.

Panik içinde; “anaları devlet yönlendiriyor, rol yapıyorlar, bunlar ajan provokatör, hatta kumanyalarını bile polis veriyor” palavralarına sarıldılar.

Kapılarını dayanan onurla anaları, babaları ölümle tehdit ettiler.

Gördüler ki dün tehditle sindirdikleri insanlar artık onlardan korkmuyor.

Yalanlarına inanmaya teşne yerli mallar dışında kimse bu yalanları yemedi.

Çünkü oradaki her ana gerçek bir hikayeden bahsediyordu.

Ellerinden zorla alınarak dağa çıkartılan ve bir daha da kendisinden haber alamadıkları evlatlarının acısıyla yanan yüreklerindeki acı yüzlerinden okunuyor.

Onlar dünyadaki en büyük acı olan evlat acısını yaşıyorlar.

Ama evlatlarını ellerinden alan hainler zerre kadar utanmadan, yüzleri kızarmadan acılı analara ajan diyor.

Madem öyle kendi evlatlarınız neden yurt dışında saltanat içinde yaşıyor?

Madem mücadeleniz büyük, neden kendi evlatlarınızdan birer tanesini dağa göndermiyorsunuz?..

Garibin çocuğunu dağa gönder sonra da onların sırtından bağımsızlık masalı oku.

Tutarsa ne ala tutmazsa ölen nasıl olsa garibin çocuğu.

Mark Twain; “Öncelikle gerçeklerinizi bilin ancak o zaman onları istediğiniz gibi çarpıtmakta özgür olursunuz”. Diyor.

Gerçeği saklayarak çarpıtmaya kalkarsanız işte böyle çarpılıp kepenk kapatırsınız.

Anneler rol kesmiyor, zaten evladı ellerinden alınmış ve ondan haber alamayan annelerin çaresizliğini hiçbir sanatçı oynayamaz.

Yıllardır yerin altına saklanan gerçek büyüyerek patladı ve suratlardaki maskeleri indirdi.

Ve kralın çıplak olduğunu tek başına korku duvarını yıkan cesur yürek Hacire ana haykırdı.

Gerçek ortaya dökülürken yıllardır demokrasi, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları diye bas bas bağıran sahtekarların maskesini de düşürdü Hacire Ana..

Şimdi hepsi ölüm sessizliği içinde gerçeğin gündemden düşmesini bekliyorlar.

Boşuna bekliyorlar, çünkü cin şişeden çıktı.

Suçüstü yakalandılar ve tarih bu utanılacak suskunluklarını kaydetti.

Fitus LİVİUS’un dediği gibi; Gerçek, çoğu zaman karartılır; fakat hiçbir zaman sönmez.

Onlar görmezden gelse de gerçekler var olmayı sürdürürler.

Ne diyor Hz Ali; “gerçeği, insanların ölçüleri ile değil; insanları, gerçeğin ölçüsü ile tanı”

Biz de ota bota, ağaca, çiçeğe, böceğe hassasiyetleri göz yaşartan sanatçı, akademisyen ve siyasetçileri gerçeğin ölçüsü ile tanıdık.

Gerek bu olay ve gerekse önceki olaylarda haktan ve hakikatten yana olanları da elbette gerçeğin ölçüsü ile tanıdık.

Kadın hakları, insan hakları, çocuk hakları diye mangalda kül bırakmayanların çocukları ellerinden zorla alınan anaların çığlığını duymamaları sadece ikiyüzlülüklerini değil, analara bu acılı yaşatanların en hafif tabirle destekçileri olduğunun da kanıtıdır.

“Arkanı güneşe çevirme, gölgen önüne düşer, gerçek de böyledir”. diyor Rabindranath Tagore

Onlar istedikleri kadar kafalarını kuma gömsünler sırtlarını çevirsinler gerçek er veya geç önlerine düşecektir.

Onlara da bu suskunluklarının tarihi utancı kalacaktır.

 “O annelerin feryadının çözüm adresi, bir partinin kapısı değil devletin kapısıdır” diyen üstelik anne olan bir siyasetçinin, acılı annelerle “makarnacılar kömürcüler kolay gelsin” diyerek dalga geçen terör örgütünün siyasi uzantısıyla -ne kadar inkar ederseler etsinler- siyasi çıkar ortaklıkları nedeniyle bu onurlu direnişe adli vak’ muamelesi yaparak sıradanlaştırması, milliyetçilik iddialarının her an patlamaya hazır nasıl süslü bir balondan ibaret olduğunun hazin bir görüntüsüdür.

Bu ifade; “Bizim sayemizde Meclistesiniz uyarısını” ne kadar ciddiye aldıklarını da göstermektedir.

Yeni Şafakta Sayın Ali SAYDAM’ın 10.09.2019 tarihli makalesinde çok güzel ifade ettiği üzere;

“……Peki ya nerede bekleyeceklerdi anneler?.. PKK’nın binası mı var?.. Elbette ki mesajı Kandil’e ileteceklerinden emin oldukları HDP binası önünde bekleyecekler. Meral Hanım başta olmak üzere bu düşünceyi paylaşanlar için hatırlatalım: Annelerin bekledikleri kapı, çocuklarının kaçırılmasının faili olan tek kurum. Onlar da bu bağı reddetmiyorlar zaten….Hal böyleyken bizim de Meral Hanım gibi düşünenlere bir sorumuz var. Annelere söyleyecek başka sözünüz yok mu?”

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • "Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana" (Mevlana) - 03 Aralık 2024
  • Kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi? Eşkıya artık şehirde!.... (1996 yapımı Eşkıya filminin unutulmaz repliği) - 26 Kasım 2024
  • Konser bahane vurgun şahane.. - 19 Kasım 2024
  • Seçilmiş olmak suç işleme imtiyazı vermez… - 12 Kasım 2024
  • Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Kırmızı Bültenle aranan Kongra-gel eş başkanı Remzi Kartal ile 14 kez ne görüştü? - 05 Kasım 2024
  • TUSAŞ saldırısının organizatörü CIA'dır. - 29 Ekim 2024
  • Yenidoğan çetesinin Katil Netanyahu ve çetesinden hiçbir farkı yokmuş... - 22 Ekim 2024
  • Bedel ödemeyen suçlunun ıslah olmasını beklemek fanteziden ibarettir. - 15 Ekim 2024
  • "Böylesi gurur duyulan bir binanın kazandırılmasında bir jest gördüysek fazlasını ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine tahsis edilen alan için yapmışızdır.(Özgür ÖZEL/CHP Genel Başkanı) - 08 Ekim 2024
  • Adalet her şeyi layık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külah başın.(Mevlana) - 01 Ekim 2024
  • Norveçli Futbolcu Oli Seater; "İnsanlığı, kanlı paraya tercih ediyorum" derken İBB; "Bu iş yerinde boykot ürünleri satılmamaktadır." yazılı pankart asan işletmeye ceza kesiyor… - 24 Eylül 2024
  • Narin'in katledilmesi feodal düzenin sonucu ise 2 yaşındaki Sıla'nın tecavüze uğraması hangi aşağılık düzenin sonucudur? - 17 Eylül 2024
  • Kaldırılan o yemini bağırarak eden subaylardan önemli bir kısmı bugün darbe girişimine katılmak iddiasıyla ya hapiste ya yurtdışına kaçtı ya da ordudan ihraç edildi. (Yıldıray OĞUR/Gazeteci) - 10 Eylül 2024
  • Vaniköy'deki kacak inşaata bu kadar cüretkâr biçimde göz yumanlar, gözden uzak yerlerde kim bilir neler yaparlar? - 03 Eylül 2024
  • Bu ülkenin istikbali ve huzuru klavye soytarılarının/piyasa dolandırıcılarının ve ağababalarının kaos beklentilerine kurban edilmeyecek kadar değerlidir - 27 Ağustos 2024
  • "Kimleri mi kast ediyorum. PKK halkın mücahitleri örgütü ve bazı farklı örgütleri silahlandırıyor ve eğitiyoruz. (ABD'li emekli Albay Douglas Mcgregor) - 20 Ağustos 2024
  • Köpeğe köpek demek monşerleri neden rahatsız ediyor? - 13 Ağustos 2024
  • İfade özgürlüğü dijital faşistlerin bir lütfu mu?.. - 06 Ağustos 2024
  • Fransa tapulu arazimize gecekondu kurmuş biz de 82 yıl uyumuşuz… - 30 Temmuz 2024
  • Başıboş hayvanlar sorunu fantezilerle çözülemeyecek kadar ciddi ve önceliklidir. - 23 Temmuz 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 24
Köşe Yazarları
Tahsin ÖTGÜÇ (Emekli Müftü)
Tahsin ÖTGÜÇ (Emekli Müftü)
YENİ YILA GİRERKEN
M. Niyazi Yılmaz
M. Niyazi Yılmaz
"Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana" (Mevlana)
İrfan Hoşafcıoğlu
İrfan Hoşafcıoğlu
Kültür denilince ne anlıyoruz?
Hüseyin YAZICI İl Vaizi
Hüseyin YAZICI İl Vaizi
CAMİLERİN MADDİ VE MANEVİ İMARI
Ana Sayfa
RESMİ İLANLAR
GÜNDEM
SİYASET
DÜNYA
EKONOMİ
SAĞLIK
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
YAŞAM
TEKNOLOJİ
EĞİTİM
YEREL
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • KÜLTÜR-SANAT
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • YAŞAM
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

www.ibrshop.com

Yazılım: Tumeva Bilişim