• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • RESMİ İLANLAR
  • GÜNDEM
  • SİYASET
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SAĞLIK
  • SPOR
  • KÜLTÜR-SANAT
  • YAŞAM
  • TEKNOLOJİ EĞİTİM YEREL
  • Ara
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. M. Niyazi Yılmaz
  3. Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna
Yayınlanma: 09 Kasım 2018 - 07:39

Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna

09 Kasım 2018 - 07:39
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
M. Niyazi Yılmaz
M. Niyazi Yılmaz

15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı Suriye’de bir Kürt Devleti kurma planı daha kolay ilerleyecek olan ABD;  beslemelerinin özellikle emniyetten ve ordudan temizlenmesiyle gerçek kimliğine bürünen devletin, içeride ve dışarıda her türlü terör tehdidine karşı etkin mücadele anlayışıyla başlattığı ve örnek bir başarı sağladığı Fırat kalkanı ve Zeytindalı Operasyonları sonucunda bu planını gerçekleştiremedi.

Türkiye bundan sonra da sınırlarında bir terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğini belirterek tavrını ortaya koydu.

Diğer yandan; özellikle yurt içi operasyonlarla PKK’nın lider kadrosu darmadağın edilerek örgüte tarihin en büyük darbeleri vurulurken 35 yıldır süren bu mücadelede psikolojik üstünlük te ele geçirildi.

Hal böyle olunca gücü kalmadığı ve çıkarlarına yeterince hizmet edemeyeceklerini dikkate alan ABD Kandil’deki elebaşları Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın başına 12 milyon dolar ödül koyarak bir yandan Türkiye’ye jest yapıyor görünürken diğer yandan da Türkiye’yi Fırat’ın doğusundan uzak tutarak korsan devlet kurma görevinin verdiği YPG ile “seviyeli ilişkilerini” sürdürmeyi hedefliyor. 

Hatırlarsanız; Suriye PKK’sı PYD-YPG'yi Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kılıfı altına sokma girişimi tutmayan ABD, 15 Şubat'ta Brüksel'deki NATO toplantısı öncesi yapılan görüşmelerde Savunma Bakanı James Mattis aracılığı ile dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'ye, "YPG'yi PKK'dan ayırıp PKK'ya karşı savaştırabiliriz" demekle kalmamış ayrıca Irak'taki PKK unsurlarına karşı mücadelede Türkiye'ye destek vermeyi de teklif etmişti.

Bu doğrultuda PKK lider kadrosu üzerinden atılan son hamle, Münbiç ve Fırat'ın doğusu konusunda köşeye sıkışan ABD'nin "PKK'ya karşı birlikte savaşalım, SDG içinden PKK uzantılarını ayrıştıralım" teklifinin ne anlama geldiğini de göstermiş oldu.

Ancak kendi göbeğini kendisi kesen Ankara, ABD'nin 'ödül' adımını birçok yönden samimi bulmuyor.

Çünkü kellelerine ödül konulan isimler zaten Amerika'nın ellerinin altında.

Can ciğer kuzu sarması görüntülerini servis edecek kadar da pervasızlar.

Hatta Türk silahlı Kuvvetlerinin operasyonlarından korkan Karayılan’ın Suriye’de ABD korumasındaki Haseke’de bulunduğu iddiaları var.

ABD istediği an bu üç haini paketleyebilir..

ABD'li generaller daha birkaç gün önce Suriye'de PKK'nın Dağlıca ve Aktütün saldırılarının faili Azad Simi ile birlikte helikopterle keşfe çıkmış, bu teröristi sahadaki militanların başına getirmişti.

Bir yandan PKK’nın uzantısı YPG’ye binlerce TIR, yüzlerce Kargo uçağı silah ve mühimmat göndererek can suyu olmak diğer taraftan taciz, tecavüz ve sapıklıkları ayyuka çıktığı için son kullanma tarihleri gelen üç kelleye ödül vererek Türkiye’yi tavlayacağını zannetmek.

Bunlar bıraktığımız yerde otluyorlar.

Irak kuzeyinde Sincar'daki teröristlere kalkan olan ABD'lilerin, Sincar ve Karaçok’a TSK’nın hava harekâtı sonrası zarar tespitini de yine PKK'lılarla birlikte yaptığını unutmadık.

Türkiye’nin böyle ucuz numaralarla kandırıldığı, oyalandığı günler geride kaldı.

Nitekim Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar; bölücü terör örgütü PKK’nın üç üst düzey ismini, ‘Adalet İçin Ödül’ programı kapsamında ihbar edenlere ödül vereceklerini söyleyen ABD’den; PKK’dan hiçbir farkı olmayan YPG’ye karşı da aynı tutum ve davranışın, aynı bakış açısının geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesini beklediğimizi belirtti.

“Bir taraftan PKK’nın elebaşılarına ödül konulurken diğer taraftan da YPG’ye tırlarla, uçaklarla araç, gereç, silah, mühimmat gönderilmesini bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bunun da bir an önce düzeltilmesini bekliyoruz” diyerek bu ucuz numarayı yemediğimizi açıkladı.

Kaldı ki ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey düzenlediği basın toplantısında, “PKK’ya ilişkin pozisyonumuz net. PKK’nın aksine YPG’yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz.” diyerek bu konudaki gerçek niyetlerini saklama gereği duymadı.

Sonuç;

ABD’nin üç kelleye ödül koyması bozuk saatin günde iki kere doğruyu göstermesinden farksızdır.

Başlarına ödül konsa da konmasa da onlar için aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünmektedir.

Büyütülecek bir olay değildir.

Ders almayanlar ve ABD’ye yalakalıkta sınır tanımayan beslemeler için; “ABD’nin tepe tepe kullan işin bitince at” politikasının yüzlerce örneğinden birisidir.

Bin katır bile aynı çukura iki kez düşmezken ABD’ye böylesine güvenip gönül verenlerde katır kadar feraset olmadığı açıktır.

Neyse ki ABD’ye güvenilmeyeceği konusunda çok büyük tecrübeler edinen Devlet İradesi neyin nerede nasıl ve ne zaman yapacağını bilmektedir.

Yani; tak sepeti koluna herkes kendi yoluna..

 

Kadın dövülerek adam olunmaz..

 

Kadına yönelik şiddet haberleri, sıradan insanlar arasında olunca üçüncü sayfaya, ünlü kişiler arasında gerçekleştiğinde ise manşetlere çıkıyor.

En son; ünlü bir şarkıcı bayan, yine ünlü sinema oyuncusu erkek arkadaşından şiddet gördüğünü söyleyerek davacı oldu.

Konu yargıya intikal ettiği için kimin doğru söylediğini, kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmanın anlamı olmadığı halde -tarafların popülaritesi nedeniyle- konu yazılı, sözlü ve sosyal medya gündeminden düşmüyor.

Şiddete uğradığını iddia eden şarkıcıya toplumun desteği ise dikkat çekiyor.

Yargı sürecinde kimin doğru söylediği, kimin yalan söylediği ortaya çıkar.

Elbette gerekçesi ne olursa olsun kadına şiddet uygulamak utanç verici bir fiildir.

Ve bu utanç verici fiilin çok ağır bir bedeli olmalıdır.

Şu kesin gerçeğin altını çizelim.

Kadın döverek delikanlı olunmaz.

Yaptığı eşeklikten ötürü pişman olmak yerine; “dövdüm ama bir sorun niye” diyerek şiddeti haklı gösterecek palavralar sıkmakla hiç adam olunmaz.

Bu aşağılık tavır şiddet uygulamaktan daha utanç vericidir.

Başa dönersek; şiddete uğradığı iddiasıyla yargıya başvuran ünlü şarkıcıya peş peşe destek açıklaması yapanların büyük bir bölümünün (ki içlerinde siyasi isimler de var) aynı gerekçeyle yargıya başvuran ünlü bir TV sunucusunun eşine değil destek olmak, görmezden gelmeleri ikiyüzlülüktür.

Ne yazık ki ülkemizde kadına yönelik şiddetin beslendiği kaynaklardan birisi de bu ikiyüzlülüktür.

Kendimizi kandırmayalım.

Kadına şiddet uygulayanlara; kimliği, etiketi, inancı, görüşü ve statüsüne göre tepki gösterildikçe şiddet önlenemez.

Şiddet; uygulayanın bize olan yakınlığına göre değerlendirilecek bir davranış değil, karakter bozukluğunun dışa vurmuş halidir.

 

Masal dinlemek istemiyoruz…

 

ABD ara seçimlerinde Temsilciler Meclisine ilk kez Demokratlardan iki Müslüman kadın Ilhan Omar ve Rashida Tlaib seçilirken, İlhan OMAR Kongre tarihindeki ilk başörtülü üye olacak.

Bir yanda ABD gibi İslam karşıtlığının prim yaptığı bir ülkede başörtülü Müslüman aday Kongreye girerken diğer yanda ülkemizdeki bir siyasetçi başka bir konu kalmamış gibi, bir dönem uygulandığında toplumun bağrına saplanan bıçak gibi derin izler bırakan Türkçe Ezan okunmasını istediğini söyledi.

Ezan tüm Müslümanların ortak dilidir.

Türkçesi, İngilizcesi, Fransızcası olmaz.

Ezan hangi dilde okunursa okunsun namaza davettir.

Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olur mu?..

Bu konuda toplamda büyük bir uzlaşma sağlanmıştır.

İstisnalar da kaideyi bozmaz.

15 Temmuz’da minarelerden okunan salalar darbecileri allak bullak etti.

Korkularından minarelere ateş açtılar, müezzinlere saldırdılar.

Siyasetçilerimiz toplumsal karşılığı olmayan bu tür boş işlerle uğraşmak yerine ülkeyi daha ileriye götürecek (varsa) düşünceler paylaşırsalar Mecliste bulunmaları anlamlı hale gelir.

Arifler ne güzel söylemiş;

Sadece hayal dünyasında yaşayan boş insanlardan masal dinlersin, zorluklarla mücadele içinde yaşamış olanlardan hayatı öğrenirsin.

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • "Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana" (Mevlana) - 03 Aralık 2024
  • Kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi? Eşkıya artık şehirde!.... (1996 yapımı Eşkıya filminin unutulmaz repliği) - 26 Kasım 2024
  • Konser bahane vurgun şahane.. - 19 Kasım 2024
  • Seçilmiş olmak suç işleme imtiyazı vermez… - 12 Kasım 2024
  • Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Kırmızı Bültenle aranan Kongra-gel eş başkanı Remzi Kartal ile 14 kez ne görüştü? - 05 Kasım 2024
  • TUSAŞ saldırısının organizatörü CIA'dır. - 29 Ekim 2024
  • Yenidoğan çetesinin Katil Netanyahu ve çetesinden hiçbir farkı yokmuş... - 22 Ekim 2024
  • Bedel ödemeyen suçlunun ıslah olmasını beklemek fanteziden ibarettir. - 15 Ekim 2024
  • "Böylesi gurur duyulan bir binanın kazandırılmasında bir jest gördüysek fazlasını ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine tahsis edilen alan için yapmışızdır.(Özgür ÖZEL/CHP Genel Başkanı) - 08 Ekim 2024
  • Adalet her şeyi layık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külah başın.(Mevlana) - 01 Ekim 2024
  • Norveçli Futbolcu Oli Seater; "İnsanlığı, kanlı paraya tercih ediyorum" derken İBB; "Bu iş yerinde boykot ürünleri satılmamaktadır." yazılı pankart asan işletmeye ceza kesiyor… - 24 Eylül 2024
  • Narin'in katledilmesi feodal düzenin sonucu ise 2 yaşındaki Sıla'nın tecavüze uğraması hangi aşağılık düzenin sonucudur? - 17 Eylül 2024
  • Kaldırılan o yemini bağırarak eden subaylardan önemli bir kısmı bugün darbe girişimine katılmak iddiasıyla ya hapiste ya yurtdışına kaçtı ya da ordudan ihraç edildi. (Yıldıray OĞUR/Gazeteci) - 10 Eylül 2024
  • Vaniköy'deki kacak inşaata bu kadar cüretkâr biçimde göz yumanlar, gözden uzak yerlerde kim bilir neler yaparlar? - 03 Eylül 2024
  • Bu ülkenin istikbali ve huzuru klavye soytarılarının/piyasa dolandırıcılarının ve ağababalarının kaos beklentilerine kurban edilmeyecek kadar değerlidir - 27 Ağustos 2024
  • "Kimleri mi kast ediyorum. PKK halkın mücahitleri örgütü ve bazı farklı örgütleri silahlandırıyor ve eğitiyoruz. (ABD'li emekli Albay Douglas Mcgregor) - 20 Ağustos 2024
  • Köpeğe köpek demek monşerleri neden rahatsız ediyor? - 13 Ağustos 2024
  • İfade özgürlüğü dijital faşistlerin bir lütfu mu?.. - 06 Ağustos 2024
  • Fransa tapulu arazimize gecekondu kurmuş biz de 82 yıl uyumuşuz… - 30 Temmuz 2024
  • Başıboş hayvanlar sorunu fantezilerle çözülemeyecek kadar ciddi ve önceliklidir. - 23 Temmuz 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 24
Köşe Yazarları
Tahsin ÖTGÜÇ (Emekli Müftü)
Tahsin ÖTGÜÇ (Emekli Müftü)
YENİ YILA GİRERKEN
M. Niyazi Yılmaz
M. Niyazi Yılmaz
"Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana" (Mevlana)
İrfan Hoşafcıoğlu
İrfan Hoşafcıoğlu
Kültür denilince ne anlıyoruz?
Hüseyin YAZICI İl Vaizi
Hüseyin YAZICI İl Vaizi
CAMİLERİN MADDİ VE MANEVİ İMARI
Ana Sayfa
RESMİ İLANLAR
GÜNDEM
SİYASET
DÜNYA
EKONOMİ
SAĞLIK
SPOR
KÜLTÜR-SANAT
YAŞAM
TEKNOLOJİ
EĞİTİM
YEREL
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • KÜLTÜR-SANAT
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • YAŞAM
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

www.ibrshop.com

Yazılım: Tumeva Bilişim