Anayasa'nın 127'nci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 47'nci maddesi gereğince görevden uzaklaştırılarak yerine Vali Ali Çelik’in görevlendirildiği Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın Van’da gözaltına alınmasının ardından İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada;
-Silahlı Terör Örgütünü Yönetmek, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak ve Örgüt Propagandası yapmak suçlarından Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/173 esas sayılı dava dosyası bulunduğu ve yargılamanın devam ettiği,
-Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan hakkında Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan ve halen devam eden soruşturma kapsamında gözaltına alındığı belirtilmişti.
Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 Haziran 2024 tarihinde yapılan son duruşmada Akış’a "silahlı terör örgütünü yönetmek" suçundan 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi ve hükümle birlikte tutuklanarak Van Cezaevine gönderildi.
Yargılamanın siyasi olduğu ve belediye başkanının mahkûm edilmesinin halkın iradesine ve demokrasiye saygısızlık olduğunu iddia eden DEM’lenmiş ikiyüzlülere ve işbirlikçilerine kapak olması için mahkemenin ceza verdiği suçları bir kez de biz sıralayalım.
-PKK/KKC yapılanmasında üst düzey görev, örgüt adına sözde sorgulamalar yapıp vergi toplamak,
-Terörist cenazesi gibi eylemleri organize ederek katılım amacıyla halka ve esnafa baskı yapmak, kepenk kapatmaya karşı çıkan esnafı PKK adına tehdit etmek,
-PKK bölücü terör örgütünün mahalle komisyonlarında da yer almak, dağdaki teröristlerle irtibatını sürdürmek,
-Küçük yaştaki çocukların PKK’ya katılımını sağlamak,
-Hakkâri’de PKK’ya yardım ve yataklık faaliyetleri, örgütün kırsal alanından merkeze eylem amaçlı gelen teröristleri barındırmak,
-PKK terör örgütünün kırsal alanındaki kamplarına giderek orada üst düzey örgüt mensuplarıyla görüşmek, yasadışı yürüyüşe katılmak,
-Hakkâri merkezinde örgüt karşıtı olan vatandaşları sözde vergi adı altında haraca bağlamak ve örgütten aldığı talimatlarla vatandaşları tehdit etmek.
Bu suçlardan yargılanan birisi bırakın belediye başkan adayı olmayı mütevazi bir kamu kuruluşunda şef bile yapılmazken, “Türkiye’de demokrasi yok” yalanını tepe tepe kullanmak için bu tiplerin özellikle aday gösterildiklerini yaşadıklarımızdan biliyoruz.
Neden görevden alınanın yerine belediye meclisinden birisi görevlendirilmiyor da vali görevlendiriliyor diyerek ahkâm kesen kaşarlı cahillere 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45 ve 46.maddelerini hatırlatalım.
Madde 45-(Ek fıkra: 15/8/2016-KHK-674/38 md.; Aynen Kabul: 10/11/2016-6758/34 md.) Ancak, belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46 ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.
Madde 46- Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle boşalması ve yeni belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılamaması durumunda, seçim yapılıncaya kadar belediye başkanlığına büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından görevlendirme yapılır. Görevlendirilecek kişinin belediye başkanı seçilme yeterliğine sahip olması şarttır.
Görüleceği üzere terör ve terör örgütlerine yardım ve yataklık nedeniyle tutuklanan ve sonrasında mahkûm olan Hakkâri Belediye Başkanının görevden alınarak yerine Valinin görevlendirilmesi Anayasa ve Kanuna uygun olup bunun halkın iradesine saygısızlık olarak nitelenmesi tam bir ikiyüzlülüktür.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel; “olanlar, henüz 2 ay önce tecelli etmiş Hakkâri halkının iradesini yok saymaktır. Kayyum görevlendirmesi geri çekilmelidir. Demokrasinin ve halk iradesinin yanında, kayyum anlayışının karşısındayız” açıklamasıyla sanki mahkeme hayali suçlardan ceza vermiş gibi “kent ittifakı hatırına” destek beklentilerini boşa çıkarmadı.
DEM’in (Kandil talimatları doğrultusunda) açık desteğiyle seçilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklanan Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ın yerine valinin kayyum olarak görevlendirilmesini “dünya çapında itibar kaybı, bu hoş bir durum değil." Diyerek diyet borcunun ilk taksitini ödemiş. Daha kaç taksit ödeyecek bilmiyoruz.
Beyefendinin itibardan ne anladığının bilmiyoruz ama PKK terör örgütü yöneticiliği ve propagandası yaptığı için ceza alan belediye başkanının yerine yasa gereği valinin görevlendirilmesini dünya çapında itibar kaybı olarak nitelemiş.
Oysa dünya çapındaki itibar kaybına en güncel örnek İsrail’in işgal ettiği topraklarını kurtarmak için mücadele veren ve Filistin’in Kuvay-ı Milliyesi olan "Hamas’ı terör örgütü olarak niteleyerek soykırımcı İsrail’e ve Gazze kasabı Netanyahu’ya şirin görünmektir..
Muhterem, “dünya çapında bir itibar kaybı” görmek istiyorsa Filistin/Gazze’de İsrail’in yaptığı vahşi soykırımına destek veren ülkelere bakabilir.
Bunlar kesmedi ki? Bir terör devleti olan soykırımcı İsrail’i olimpiyat oyunlarından ihraç edemeyecek kadar aciz, korkak ve zavallı olimpiyat komitesi üyelerine bakabilir.
Bu milletin soykırım destekçilerinden ve bölücülerden alacak itibar dersi yok.
Sonuç olarak; yargının suçlu bularak mahkûm ettiği Hakkâri Belediye Başkanının yerine Valinin görevlendirilmesi Anayasa ve kanuna uygundur. Bu yalın gerçeğe gözlerini kapatarak ”halkın iradesi çiğneniyor” masalı okuyanlar bölücü örgütün değirmenine su taşımaktadırlar.
Gerisi, her söylenilene inanmaya hazır zehirlenmiş sosyolojiye anlatılan masallardan ibarettir.
15 Temmuz’a “kontrollü darbe ve tiyatro” diyerek Fetö’yü masumlaştırmaya çalışan hainlerin maskeleri düştü.
Elebaşı Fetulah Gülen’in yeğeni Ebuseleme Gülen'in eski Zaman gazetesi muhabiri Ahmet Dönmez'le röportajında yaptığı itiraflar, Fetullah Gülen ve birçok üst yöneticinin 15 Temmuz darbe girişiminin içinde olduğunu, aylar öncesinden hazırlık ve görevlendirmelerin yapıldığını ortaya koyarken 15 Temmuz’u tiyatro ve kontrollü darbe olarak niteleyen işbirlikçilerin maskelerini de düşürmüş oldu.
Yeğen Gülen, 15 Temmuz darbe girişiminin kilit isimlerinden firari Adil Öksüz'ün darbe girişimini hazırlarken bizzat elebaşı Gülen ve diğer üst yöneticilerle irtibatta olduğunu ve "O*** çocukları hocamızı kaçırdı" diyerek Gülen'in Pennsylvania’da yaklaşık 25 yıldır kaldığı kamptan kaçıranların da Adil Öksüz'le birlikte 15 Temmuz darbesini hazırlayan ekip olduğunu söyledi.(CIA’nın haberi olmadan elebaşının değil kaçırılmak tuvalete bile gidemeyeceğini biliyoruz, içlerindeki safları şimdilik bu yalanlarla oyalıyorlar)
Yeğen Gülen, amcasının Öksüz hakkındaki açıklamalarıyla ilgili, "Adil Öksüz'ü tanımıyorum deniliyor ama Adil Öksüz tanınıyormuş. 'Ben Türkiye'ye döneceğim' (Öksüz hakkında bildiklerimi itiraf etmek için) deyince, 'Ne olur gitme, bu bir intihar' dediler. Polis çağırdılar ve beni zorla hastaneye götürdüler." ifadelerine yer verdi. (Hatırlarsanız Kılıçdaroğlu Adil Öksüz MİT ajanıdır diyerek bu hainin darbedeki rolünü örtbas etmeye çalışarak Fetö’nün yalanlarına sahip çıkmıştı)
Adil Öksüz, Mustafa Özcan Barbaros Kocakurt, Dr. Ali ve Cevdet Türkyolu gibi örgütün üst karar mekanizmasında (Âli Heyet) bulunan isimlerin aylar öncesinden darbe girişimini bildikleri ve darbeye giden süreçte rol aldıklarını dile getiren Ebuseleme Gülen, Öksüz'ün aynı dönemde kendisinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "Pislik içinde, kötü, katil, hırsız, şeytan gibi gösteren bir bilgisayar oyunu hazırlamasını istediğini" belirtti.
Dijital sanatlar üzerine eğitim aldığını ve bununla ilgili bir şirketi olduğunu belirten Ebuseleme Gülen, Adil Öksüz'ün söz konusu bilgisayar oyunu için kendisine, "İlk etapta 2 milyon dolar, bir sene içinde de 20 milyon dolar daha para alınacak." dediğini aktardı.
Ebuseleme Gülen, "20 milyon (dolar) bütçeli bir oyun. Bunun için dört-beş kez görüştük. Israrla oyunun 17 Temmuz'a (2016) yetiştirilmesini istedi. "Ben '20 bin dolar bile alamayız' deyince Adil, 'Birkaç ay sonra görürsün' dedi." ifadelerini kullanırken, bu görüşmenin darbeden birkaç ay önce gerçekleştiğini ve görüşme esnasında Öksüz'ün, "çokbilmiş" bir tavrı, "çok kibirli" bir hali olduğuna değindi.
Kendisinden istenen "Zift" isimli bilgisayar oyununun nedenini soran yeğen Gülen, Adil Öksüz'ün kendisine, "20 sene sonra bile bizim gençlere o adamlarla neden mücadele ediyor olduğumuzu anlatabiliyor olmamız lazım." şeklinde cevap verdiğini söyledi.
Yeğen Gülen, iki kişi katıldıkları mahrem görüşmede Fetullah Gülen'in ikisinin kafasını birleştirerek kulaklarına eğildiğini ve "Arkadaşlar bir şey düşünmüş. Yakında Türkiye'deki bütün kurumlar el değiştirecek. Siz de çok önemli kurumlara geleceksiniz. Sakın bu olduğunda, bunu yapanların bizim arkadaşlar olduğunu belli etmeyin. Bulunduğunuz konumlarda mütevazı olun, renk vermeyin. Müsaade sizin." şeklinde fısıldadığını paylaşırken, sesinin başkaları tarafından duyulmaması için amcasının, "dudağının kulağına değecek kadar" kendisine yaklaştığını vurguladı.
Ebuseleme Gülen, FETÖ'nün İYİ Parti'nin eski genel başkanı Meral Akşener'i karikatürize eden ve hakaret içerdiği gerekçesiyle bir süre sonra internette yasaklanan bilgisayar oyununu da bizzat kendilerinin hazırladığını itiraf ederek, "Meral'i gıdıkla oyununun yüzde 80'ini ben yaptım. Bu yüzden, bu vicdan azabıyla özür diliyorum." dediği bilgisayar oyununun parasının bizzat örgütün Türkiye'den sorumlu elebaşı Mustafa Özcan tarafından ödendiğini söyledi.
Ebuseleme Gülen, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde, "İYİ Partiye oy kazandırmak için" yapıldığını iddia ettiği bu oyunu, ekipteki diğer FETÖ mensubu Dalan'ın, Fetullah Gülen'e seyrettirip onay aldığın belirterek ayrıca, Dalan'ın kendisine Fetullah Gülen'le görüştüğünü ve "Arkadaşlar bu oyun işine devam etseler keşke." dediğini aktarması üzerine, 2017-2018'de 4 tane bilgisayar oyunu daha yaptıklarını söyledi.
FETÖ elebaşına hakaret eden bazı videoların hazırlanıp AK Partili gibi görünen sahte hesaplardan paylaşıldığını da itiraf eden Gülen, "Amaç şu: Bakın bu Ak troller, Ak Partililer, bu Ak gençlik ne pis insanlar. Hocanıza ne hakaretler ne küfürler ediyorlar ne edepsizler." ifadelerini kullandı.
Ebuseleme Gülen, itirafları ve anlattıklarına örgüt mensuplarının inanmaması karşısında da "Yani, nasıl ki biz Fetullah Gülen'i kutsallaştırdık. Fetullah Gülen de kendi davasını kutsallaştırmış, kusura bakmasın kimse. Bizim arkadaşlar 'Yapmaz' diyor. Yapar hocam, bal gibi yapar. Aha buradayım, ben de yaptım." ifadelerini kullandı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in öz yeğeni Ebuseleme Gülen, örgütün hem tabanı hem de diğer ülke yöneticileri tarafından yardım (himmet) paralarını zimmetine geçirmekle suçlanan örgüt üst yöneticilerinden Cevdet Türkyolu'nun yaptıklarının bizzat Fetullah Gülen tarafından da bilindiğini, örgüt merkezinden zaman zaman uzaklaştırılmasına rağmen yeniden işlerin başına döndüğünü iddia ederken, "Kaynak holdinge çuvallarla para akıyordu.", "Biz kampa çuvallarla para taşıyorduk." diyerek örgütün kayıt dışı topladığını da itiraf etti.
Yeğen Gülen, röportajın sonunda "Fetullah Gülen dâhil, üzüntüden gebermeliydiler. Kusura bakmayın, o kardeşleri için üzülmediler abi, üzülmediler." İfadelerini kullandı.
Özellikle belirtelim ki 15 Temmuz darbe girişimini, ABD’nin sadık uşağı Fetö’nün yaptığından hiç bir kuşkumuz yok. Mahkemelerdeki dosyalarda bunu doğrulayan binlerce belge ve yargılama sonucunda mahkûm olmuş binlerce Fetö’cü ve onların şehit ettiği 252 kardeşimiz var.
Bugüne kadar söyledikleri yalanlar ve inkârları bu gerçeği değiştirmez.
Ancak yeğen Ebuseleme Gülen’in örgüt içinden birisi olarak yaptığı itiraflar ve 2020 yılında elebaşına yazdığı ve kendisine yapılan işkencelerden söz ettiği mektubunda yer alan “…..Ama bunca travmaya rağmen sizin benim kulağıma fısıldadığınız şey uyutmuyor beni. O malum hadiseden haberiniz vardı (15 Temmuz’u kastediyor) ve engel olmadınız diye size o kadar kızgınım ki. Uyuyamıyorum. İnsanlar acı çekerken keskin ve net kararlar alıp toparlanmayışınız beni delirtiyor.” İfadelerine rağmen15 Temmuz darbe girişimine “kontrollü darbe ve tiyatro” diyerek Fetö’yü masumlaştırmaya çalışan ve Atilla İlhan’ın ifadesiyle “Türkiye’de nüfusun yüzde 10’luk kontenjanı” içinde yer alan hainlerin maskelerini düşürmesi açısından önemlidir.
İhanete ortak oldukları “içeriden gelen itiraflarla” tescillendiğinden bu saatten sonra maske değiştirmeleri de bir işe yaramayacaktır.