Dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle 25 milletvekili hakkında hazırlanan 33 Fezlekenin, TBMM'ne gönderilmesiyle başlayan siyasi tartışmalar hız kazandı.
Bir taraftan Fezlekelerin içeriği bilinmeden karar verilmesinin doğru olmadığını söyleyenlerin, diğer yandan bunun millet ittifakını bölmek için kurgulanmış bir senaryo olduğunu öne sürmeleri trajik bir çelişki olsa da aslında amacın ittifak yaptıklarını resmen açıklayamadıkları/açıklamak istemedikleri ortaklarına “destek” vermek olduğu açıktır.
Madem dosya incelemeden karar verilmiyor, o zaman senaryo olduğunu dosyaları incelemeden nasıl biliyorsunuz?..
Bırakın yargılansınlar, masum iseler aklansınlar, suçlu iseler ceza alsınlar.
Devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma", "adam öldürme", "adam öldürmeye teşebbüs", "yağma", "bayrak yakma", "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" gibi ciddi şuçları işledikleri kanıtları ile ortaya konulan milletvekillerinin yargıdan kaçırılmaları, işledikleri iddia olunan suçlara ortaklıktan başka bir anlam taşımaz.
Bunlardan; CHP Milletvekilleri Ali Mahir Başarır'ın fezlekesi "hakaret", Candan Yüceer'in fezlekesi "ses ve görüntülerin kayda alınması", Ömer Fethi Gürer'in dosyası ise "basit yaralama" suçunu içeriyor.
Demokrat Parti Milletvekili Cemal Enginyurt'un fezlekesinde ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "silahlı yağma" suçlamaları yöneltiliyor.
Diğer 29 fezleke ise 20'si HDP, biri Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) milletvekilinin işlediği belirtilen suçları kapsıyor.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ile milletvekilleri Ayşe Sürücü, Garo Paylan, Ayşe Acar Başaran, Pero Dundar, Berdan Öztürk ve Sezai Temelli'nin ikişer fezlekesi bulunuyor.
Buldan, Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Hakkı Saruhan Oluç ile Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Van Milletvekili Sezai Temelli, Mardin Milletvekili Pero Dundar, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü hakkında "Kobani soruşturması" kapsamında hazırlanan fezlekede "devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma", "adam öldürme", "adam öldürmeye teşebbüs", "yağma", "bayrak yakma" gibi suçlamalar yer alıyor.
Ayrıca fezlekelerde, HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün "terör örgütü propagandası yapma" ve "2911 sayılı kanuna muhalefet", Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan'ın "suçu ve suçluyu övme", Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran'ın "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlarını işledikleri belirtiliyor.
Batman Milletvekili Feleknas Uca'nın fezlekesinde "2911 sayılı kanuna muhalefet", "terör örgütü propagandası yapma", Mardin Milletvekili Pero Dundar'ın dosyasında "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme", Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy'un fezlekesinde ise "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçları yer alıyor.
HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk'ün fezlekesi "terör örgütü propagandası yapma", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün fezlekesi "terör örgütü propagandası yapma", Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ'ın fezlekesi "terör örgütü propagandası yapma" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlarını içeriyor.
Siirt Milletvekili Sıdık Taş'ın fezlekesi "suçu ve suçluyu övme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", Hakkari Milletvekili Sait Dede'nin fezlekesi "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir'in fezlekesi "terör örgütü propagandası yapma", İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un dosyası ise "2911 sayılı kanuna muhalefet" suçunu kapsıyor.
Buldan'ın ikinci fezlekesinde "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", Beştaş'ın ikinci fezlekesinde "suçu ve suçluyu övme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", Temelli'nin ikinci dosyasında "terör örgütü propagandası yapma", "suçu ve suçluyu övme", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlamaları yöneltiliyor.
DBP Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz hakkındaki fezleke "terör örgütü propagandası yapma" suçunu içeriyor.
Bilindiği üzere; Kobani olayları ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianame, Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Ocak ayı başında kabul edilmişti. Olaylarla ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 27’si tutuklu 108 kişi hakkında dava açılmıştı. O dönem parti MYK’sında bulunan ancak 27’nci dönem milletvekili olan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile diğer sekiz vekil hakkında yürütülen soruşturma dosyası ise ayrılmıştı.
“6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi olmak” suçundan haklarında fezleke hazırlanan 9 HDP'li hakkında nasıl bir tutum sergileyecekleri sorulan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, “Biz HDP'yi problemli görüyoruz, terörün gölgesinde görüyoruz. Dolayısıyla TBMM'de bu üslupla siyaset yapmalarını uygun bulmuyoruz. Evet diyeceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.
Ağıralioğlu’nun bu açıklamaları üzerine ilk tepki konunun muhatabı olan HDP’den değil, "Seçmeninin % 95’i Saray’a karşı olan partinin yönetiminin partiyi Saray’a hizalaması! Bu seçmen tabanının iradesinin teslimiyeti değil Saray’a teslimiyeti!" paylaşımında bulunan CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker’den gelmişti.
Partilerine yöneltilmiş bir suçlama olmadığı halde Sayın Şeker’in diğer ittifak ortakları İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz AĞIRALİOĞLU’nu “Saraya teslimiyetle” suçlaması kelimenin tam anlamıyla ibretliktir.
Peki siz (siyasi rant uğruna) kime teslim oldunuz?..
İhtimali bile bu kadar korkuttuğuna göre gerçekleşmesi halinde neler yaşayacaklarını merak ediyoruz.
HDP adına açıklama yapan Saruhan Oluç; “Yavuz bey’in neye dayanarak bunu söylediğini bilmiyoruz. Fezlekeleri görmüş de mi bir yargıya varmış. Biz de bunu görmedik, bunu bilemiyoruz ama okumadığı çok açık. Önceden kararı vermiş kendisi. Konuşmasında adaletten bahsediyor, adaletle alakası olmayan bir kişi. Yavuz bey HDP hakkında sık sık münasebetsiz laflar ediyor, çok ciddiyle almıyoruz kendisini. AKP-MHP’nin kapısında ikbal avcılığı yaptığının düşünüyoruz. İyi Parti içinde koltuk peşinde koşanlardan bir tanesidir” diyerek (gizli kapaklı ittifak ve anayasa çalışması yaptıkları ittifak ortaklarının milletvekili) Ağıralioğlu’nun ikbal avcılığı yaptığını ve ciddiye almadıklarını ifade etti.
Milletvekilini ciddiye almadıkları bir partiyle işbirliği yapmalarının nasıl bir siyaset olduğunu anlatsalar da bilsek.
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise " İYİ Parti milletin derdi konuşulmasın diye önüne getirilen fezlekelere gözü kapalı el kaldırmaz. İYİ Parti, o fezlekelerin önünü arkasını iyice okur. Çünkü İYİ Parti, o fezlekelerin önünde biri varsa, ardında da sizin olduğunuzu çok iyi bilir. Özetle İYİ Parti, Türk yargısının hazırladığı fezlekeye bakar, gereği neyse onu yapar. Konuşulan 9 fezleke, halbuki gelen 33 fezleke. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın" şeklinde konuşarak, “o kadar da endişelenmeyin bu iş Ağıralioğlu’nun söylediği kadar basit değil” diyerek endişeli ortaklarının yüreğine su serpti.
Madem Türk yargısının hazırladığı fezlekeye bakıp gereği neyse yapacaksınız, neden önünde şu varsa arkasında bu var süslemeleri ile top çeviriyorsunuz?...
Peki hepimizin gözü önünde yaşanan ve 52 cana kastedilen, milyonlarca liralık kamu zararına sebebiyet verilen Kobani olaylarının azmettiricilerinin sorumluluklarını görmek için dosya incelemeye gerek var mı?..
Vahşice öldürüldükten sonra cesedi yollarda sürüklenen Yasin BÖRÜ ve diğer masumların günahları neydi?..
Diyarbakır anneleri neden eylemdeler?..
Hiç o annelerin yerine kendinizi koydunuz gerçeği duymak için onları dinlediniz mi?..
Aslı astarı olmayan büyük çoğunluğu Fetö ve PKK kaynaklı yalan ve iftiraları araştırmadan soruşturmadan devleti/hükümeti suçlayanların, fezlekelere baktıktan sonra karar vereceklerini açıklamaları gülünçtür.
Fezlekeleri incelemeden “suçlu olmadığına inandıkları” söyledikleri Selahattin Demirtaş’ı madalya verecek kadar masum ilan edip hemen serbest bırakılmasını isteyenler fezlekeleri değil incelemek ezberleseler de bu fikirlerinden vaz mı geçecekler?..
Fezleke mezleke hikaye, onların dertleri kurdukları ittifakın her ne şekilde olursa olsun devam etmesi..
İkiyüzlülük, rezalet, gaflet, ihanet paçalarından akıyor.
DW Türkçe'nin sorularını cevaplayan (kendisi hakkında da fezleke bulunan) HDP Milletvekili Garo Paylan, fezlekelerin meclise gönderilmiş olmasının "HDP'yi siyaset dışına itmek bir yana muhalefet içindeki ayrışmayı öne çıkarıp muhalefeti bölme hedefi taşıdığını" savunurken, TBMM Anayasa Komisyonu üyesi ve CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "Herkes görüyor ki burada iktidarın asıl amacı Millet İttifakı'nı bölmek. İktidarın bizi bölmesine izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullanarak aslında dosya içeriklerinin değil, dostlar ittifakının devamını sağlamanın önemli olduğunu göstermiş oldular.
PKK terör örgütü ile arasına mesafe koymayan ve bu örgütün siyasi uzantısı olarak faaliyet gösteren bir parti ve milletvekillerinin fezlekelere konu edilen fiil ve eylemlerinden ötürü yargılanmalarını önlemek terör örgütünün değirmenine su taşımaktır.
Gerisi boş laftır.
Terör örgütünün siyasi uzantılarıyla ikbal avcılığı yapmaya kalkanlar değerli Sanatçı Musa EROĞLU’nun söylediği türküye kulak verseler iyi olur...
Bana ne yazdan bahardan,
Bana ne borandan kardan
Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor.”
ABD artık askeri darbe yapmayacakmış, çünkü darbeler Amerikan halkına güveni zedeliyormuş!....
ABD yönetimi, Navalny'nin zehirlenmesi ve hapis cezası nedeniyle 7 üst düzey Rus yetkiliye yaptırım kararı aldı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da öldürülmesiyle ilgili Amerikan istihbarat raporunun kamuoyuyla paylaşılmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 76 Suudi Arabistan vatandaşına yaptırım uygulanacağını bildirdi.
Amerikan istihbaratı CIA’nın raporunda, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölüm emrini Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın verdiği belirtildi. CNN’de yer alan habere göre de Suudi infaz timini taşıyan iki özel uçak, Prens bin Selman tarafından el koyulan bir şirkete ait.
Ama Yaptırım listesinde Prens Selman yok.
Neden?
İşte ABD’nin insan hakları anlayışı bu..
Katil uşaklığa razıysa yaptırım yok.
Çünkü korunan ABD’nin çıkarları ise darbenin de cinayetin de hiçbir önemi yoktur.
Bir kuş kadar beyni olan bunu anlar.
Bu nedenle insan hakları konusunda en son konuşması hatta hiç konuşmaması gereken ülke ABD’dir.
Navalny zehirlendi diye Rusya’ya yaptırım uygulayan ABD, 252 kişinin katili Fetö’yü binlerce kişinin katili PKK/PYD’yi pamuklara sararak koruyor.
Sonra da utanmadan insan hakları ve demokrasi masalı okuyor.
Kullanışlı aptallar da bu masallara inanarak dünyanın en büyük demokrasi ve insan hakları düşmanından “demokratik katkı” bekliyor.
****
ABD Dışişleri Bakanı Blinken; "Demokrasiyi, pahalı askeri müdahaleler ya da otoriter rejimleri güç kullanarak devirme girişimleri ile yüceltmeye çalışmayacağız. Bu taktikleri eskiden kullandık. Ancak iyi niyete rağmen başarılı olamadılar. Demokrasinin yüceltilmesine kötü bir nam kattı bunlar ve Amerikan halkına olan güveni zedeledi. Biz işleri farklı yapacağız." Diyerek geçmişte ülkemizde de yapılan tüm darbe ve darbecileri desteklediklerini demokratik katkı adı altında yaptıklarının darbe olduğunu da itiraf etmiş oldu.
Bundan sonra işleri farklı yapacaklarını söylerken; kullanıma müsait müptezeller, aptallar, ahmaklar ve hainler varken darbeyle ne gerek var demeye getirdi.
Adam haklı, bir yağlı kemiğe devletini satanlar/satmaya hazır olanlar varken niye darbecilerle uğraşsın.
Söz konusu olan İran ise İslamiyet teferruattır.
Medyada yer alan bilgilere göre ( 27/02 Türkiye) İran’ın Azerbaycan ile Ermenistan arasında 27 Eylül 2020 tarihinde başlayan Karabağ savaşında, Cebrail kenti sınırları içerisinde yer alan Hudaferin Köprüsü’ne paralel hatta üslenen ve çoğunluğu teknik uzmanlardan oluşan özel donanımlı 70-80 kişilik ekip; SİHA, savaş uçakları ve helikopterlerin hava trafiği ve bölgede savaşan Azerbaycan askerlerinin telsiz frekanslarını takip ederek, elde ettikleri bu bilgileri, Ermenistan Genelkurmayı ile paylaştılar.
Savaşın hemen ertesinde sınırın sıfır noktasında yer alan Hudaferin bölgesinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve eşi Mihriban Aliyeva’nın İranlı askerler tarafından keskin nişancı tüfeği ile takip edilmişti.
Hudaferin, İran-Ermenistan ilişkilerinde kritik öneme sahip bir nokta özelliği taşıyor. İran buradan Ermenilere silah sevkiyatı yapıyordu. Ayrıca yine aynı nokta uzun yıllar uyuşturucu trafiğinin de merkezi olmuştu.
İran’dan Ermenistan’a silah ve teçhizat götürürken İranlı Azeri kardeşlerimizin engellediği TIR’ların görüntülerini yazılı ve görsel medyada izlemiştik..
Geçtiğimiz günlerde İran’ın Bağdat Büyükelçisi Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyinde (Meşru hükümetin bilgisi dahilinde yaptığı) terör operasyonlarını kınamış gösterilen ağır tepki üzerine İran Dışişleri Bakanlığı Büyükelçinin sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyerek geri adım atmıştı.
İçlerindeki Türk düşmanlığının İsrail düşmanlığından bile büyük olduğunu biliyoruz.
Onlar için Müslümanların kardeşliği yoktur, mezhep kardeşliği vardır.
İşte bu nedenle, yıllardır PKK’ya da destek vererek bu kanlı örgütün işlediği cinayetlere ortak olan, İslam’ın temel değerlerine ve şahsiyetlerine saygısızlığı esas alan sapkın mezhepçiliğin esiri haline gelen İran’ın haklı mücadelelerinde Müslüman kardeşlerinin değil düşmanlarının yanında yer almasına şaşırmıyoruz...
Çünkü söz konusu olan İran ise İslamiyet teferruattır.