İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kasası olarak bilinen İBB Spor Kulübü Başkanı ve CHP Meclis Üyesi Fatih Keleş (nam-ı diğer kafa koparan Fatih) İmamoğlu İnşaat'ın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz ve CHP İstanbul eski İl Başkanı yardımcısı Özgür Nas'ın da aralarında olduğu isimlerin CHP’ye İstanbul İl Binasını satan Ali Rıza Braka’nın avukatı olan Gökhan Taşkapan’ın Hukuk Bürosunda dört saat süreyle saydıkları paraları tasnif edip destelerden kule yaptıklarına dair görüntülerin yayılmasının hemen ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespiti açısından” re’sen başlatılan soruşturma kapsamında Tuncay Yılmaz, Özgür Nas ve Fatih Keleş şüpheli sıfatıyla, CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer ise "tanık" sıfatıyla ifadeyle çağrıldılar.
CHP İstanbul İl Başkanlığınca konuya ilişkin olarak yapılan açıklamada görüntülerin 9 Aralık 2019 tarihinde mal sahibine kapora ödenmesine ait olduğu, ayrıca il binasının satın alınması konusunda 2019 yılı yazında ‘Bir Tuğla da Sen Koy’ isminde bağış kampanyası yapıldığı, görüntülerin kayda alındığı yerin mal sahibinin avukatı Gökhan Taşkapan’ın avukatlık ofisi olduğu belirtilirken; “Avukat, daha önce de bu görüntüleri bir suç unsuruymuş gibi bazı CHP İstanbul İl yöneticilerine göstererek şantaj yapmak istemiş ama karşılık alamamıştır” denilerek şantaj iddiasında bulunulmasına rağmen konunun yargıya intikal ettirilmemesi, sıkıntı yaşanabilecek sakıncalı bir durumun varlığına işaret ediyor.
İstenilen katılımın sağlanamadığı “bir tuğla da sen koy” kampanyasında toplanan paranın sadece 160.000 TL olması ileri sürülen gerekçenin doğru olmadığını, kaldı ki gayrimenkul satın alma sürecinde ödenen "kapora"nın satış bedelinden düşülmesi gerekirken CHP Genel Merkezi'nin satış sözleşmesinde belirtilen tutarın tamamını ödemesi İl Başkanının "kapora" açıklamalarının da ciddiyetten uzak olduğunu gösteriyor.
Ayrıca; 100 yıllık bir siyasi partinin yürüttüğü resmi kampanya için açılan bir banka hesabı varken deste deste paralar neden İmamoğlu’nun kasası olduğu iddia edilen Fatih Keleş’e elden veriliyor?
Yeni Şafak Gazetesi'nin haberine göre; CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın satın aldığı binanın satış bedeli, Beyoğlu 3. Noteri’nde düzenlenen 6.11.2019 tarihli satış sözleşmesinde 24.360.000 TL olduğu belirtilmiş ve CHP Genel Merkezi sözleşme gereği binanın satışına ilişkin ödemeleri banka yoluyla bina sahibinin hesabına aktarmış.
Nitekim Kılıçdaroğlu'nun eski Avukatı Mustafa Kemal Çiçek’te yaptığı açıklamada bu hususu doğrulayarak şunları söyledi: “Aralık 2019 tarihinde o il binasının alımında, CHP Genel Merkez avukatı olarak bulundum! 30 milyon TL'nin üzerindeki rakam Genel Merkez marifeti ile gönderilmiş olup, bakiye kalan bir kısım; Ocak 2020'de Hazine yardımının gelmesi ile ikmal edilmiştir! Bu boyutta haricen bir rakam söz konusu olmamıştır! Satıcıya yönelik işlemler banka üzerinden yapılmıştır! Birileri, bir yerlerden haricen para toplayarak; haksız zenginleşme içerisine girmiş ise bunun tespit ve gereğini yapacak makamlar bellidir! CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın yayınladığı paçavradan düzmece belgesine de itibar edilmemelidir.”
NTV canlı yayına katılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik İl Başkanlığı binasının 40 milyon liraya satın alındığını, bunun 24.360.000 TL’lik kısmının CHP Genel Merkezi tarafından banka yoluyla ödendiğini, görüntülere konu olan paranın ise kalan tutara ait olduğunu iddia etmişti.
Bu durumda yaklaşık 16 milyon liranın kayıt dışı para olduğunu itiraf eden Özgür Çelik bu açıklamasıyla, CHP Genel Merkezi’ni kayıt dışı iş yapmakla, vergi kaçırmakla ve Anayasa Mahkemesi’ni yanıltmakla suçlamış oldu.(Yeri gelmişken o günkü 16 milyon liranın yaklaşık 7 milyon dolar olduğunu bugünkü rakamlarla 220 milyona karşılık geldiğini hatırlatalım.)
Özgür Çelik açıklamasında "bir bölüm iş insanının" iktidardan "korktuğu" için paraları elden verdiğini söylüyor ama o bir bölüm iş adamlarının(!) dana gelecek yerden tavuk esirgemeyeceklerini, geçmişte yaşanan örneklerden biliyoruz.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 66. Maddesinin; “bağış veya bağışların bağışta bulunana veya yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasi partilerce bağış kabul edilemez.(Ek cümle: 13/2/2011-6111/181 md.) Siyasi partilerin adına açılmış banka hesaplarına yapılan bağışlar için ayrıca gelir makbuzu düzenlenmez. Siyasi partiler, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir suretle ayni veya nakdi yardım ve bağış alamazlar.” Amir hükmü uyarınca makbuz düzenlenmeden bir A4 kâğıdına resmi bir niteliği olmayan uyduruk bir tesesellüm belgesi düzenlenerek para alınması yasaya açıkça aykırıdır ve de suçtur.(Partilere yapılacak bağışın üst limiti mevzuata göre 2024 yılı için 351 bin 134 TL.dır)
Özgür Özel TBMM’de hazırlanan terörü kınama bildirisine "Hataları yapan soruları yanıtlamayan bir iktidarla aynı A4 kâğıdının üzerinde buluşup da onlara meşruiyet kazandırmayacağız" diyerek imza atmadıklarını söylemişti.
Şimdi ise partililerinin dört saatte saymasını bitiremedikleri ve destelerinden kule yaptıkları kayıt dışı paraya resmi değeri olmayan A 4 kâğıdına atılan imzalarla meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar.
Esenyurt'un CHP'li eski belediye başkanı Gürbüz Çapan, sosyal medyada para sayma görüntülerine yaptığı yorumda, "16 milyon için çalışıyorlar, bravo Ekrem!" derken, İBB Basın Danışmanı Murat Ongun'un, sosyal medyada "Çekmeköy Sancaktepe Sultanbeyli Metrosu'nun temel atması yok, sadece A4 kâğıda atılan imza var. Bu metro İmamoğlu döneminde başladı" paylaşımını da alıntılayarak, "A4 kağıtlara atılan imzaların altını ne karşılığı doldurdunuz? Hani sahte ve çok pahalı ihalelerdi? Kimlere yaptırdınız?" diye sordu.
CHP Kurultayında bazı delegelere para dağıtıldığı iddiasında bulunan eski CHP Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır paylaştığı videoda ciddi iddialarda bulunarak şunları söyledi; Ekrem İmamoğlu'nun kasası olan Fatih Keleş, İSKİ'deki işleri takip eden kişi. Keleş şunu yapıyor. Mesela bir müteahhittin 500 bin TL alacağı var. Ona 'Alacağının yüzde 10'unu ver. Biz sana tüm paranı ödeyelim' diyorlar. Ruhsat işlerini de Fatih Keleş takip ediyor. Doğrudan davetiye usulü ihale verip müteahhitlerden yüzde 10 alan Fatih keleş. O saydığı paralar da bu paralar. Ekrem İmamoğlu'nun talimatları doğrultusunda hareket eder. 'Kreş açtım' diyor ya... Şöyle yapıyor. Müteahhitlere 'İçerdeki paranı istiyorsan git kreş yap, paranı vereyim' diyor. Kreşi bedavaya yaptırıyor. Peki, kreşi yapıp gösterdiği para nereye gidiyor? Bu paralar Fatih Keleş üzerinden dönüyor. İmamoğlu'nun amacı İstanbullu ‘ya hizmet değil, İstanbulluyu soymaktır.
Görüldüğü üzere ortada vahim bir kayıt dışı para trafiği var ve bu trafiğin akışını nedense İmamoğlu’na yakın isimler yönetmişler.
İmamoğlu videonun ortaya çıkmasının ardından yaptığı ilk açıklamada görüntülerdeki kişilerin kendisiyle bağlantılı isimler olduğunu itiraf ederek; "Seçime 20 gün kala İstanbul CHP İl Başkanlığı'nın satın alma sürecindeki bir hukuk ofisinde yapılan bir işlemin ki orada benim çok değer verdiğim siyasi yol arkadaşlarım var o görüntüde. O görüntü üzerinden siyasi yaygara çıkarmaya çalışanların kötülükçü akılları var” diyerek olayın kendisiyle ilgisinin bulunmadığını söyledi ama olayın yargıya intikali üzerine “yaygaracı kötülükçe akıllar” yerini “tabii bunun böyle olmaması gerekirdi” savunmasına döndü.
Alıcı, satıcı ve emlakçı olmayan İmamoğlu İnşaatın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz ile çok değer verdiği arkadaşı olduğunu söylediği Fatih Keleş’in para sayılan ofiste hangi sıfat ve yetkiyle yer almışlardır?
Olayın göbeğinde yer alan isimlerin İmamoğlu’nun çok değer verdiği siyasi yol arkadaşları olmaları tesadüfle açıklanamaz.
Bu kadar tesadüf istatistiği bile isyan ettirir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel İstanbul İl Başkanlığı binasının alımıyla ilgili sorulara “O süreci o dönem il başkanı olan Canan hanım yürüttü” karşılığını vererek topu Kaftancıoğlu’na atmıştı.
Sessizliğini koruyan Kaftancıoğlu’nun yakın çevresine, “Para, alım satım, ihalelerle benim işim olmaz. O görüntülerde benim ortağım ya da genel müdürüm de yok. Kimin orada ortağı, müdürü varsa ona sorsunlar. Paranın adresini en iyi onlar bilir” dediği belirtiliyor.
Anlayacağınız herkes topu birbirine atıyor.
Ama artık mızrak çuvala sığmıyor.
Ve cin şişeden çıktı.
İmamoğlu bir yıl önce Candaş Tolga Işık'ın "3,5 senede İstanbul'a yaptığınız en büyük iş neydi belediye başkanı olarak?" şeklindeki sorusunu; "İstanbul'un kasasına bereket getirmek. İstanbul'un kasasını bereketle yatırıma ve hizmete dönüştürmek." Diye cevaplamıştı.
Yoksa para destelerinden inşa edilen kuleler İstanbul’un kasasına(!) gelen bereketin(!) işareti mi?