Yerel seçimler öncesinde başlatılan İsrail jetlerine yakıt satıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı, ihracat kayıtlarında görülen uçak yakıtı satışının Türkiye’ye gelen İsrail ticari uçaklarına satılan yakıta ilişkin olduğu resmi kaynaklar tarafından defalarca açıklanmasına rağmen bu yalan ve iftirayı ısrarla sürdürenlerin amacı Filistin halkının derdine derman olmak değil, İsrail’in yaptığı katliamdan iktidarın sorumlu olduğu algısı oluşturarak bir taşla iki kuş vurmaktır.
“HAMAS bir terör örgütü değildir Filistin’in bağımsızlığı için mücadele veren meşru bir örgüttür” demenin her babayiğidin harcı olmadığı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in HAMAS’ı bir terör örgütüdür diyerek suçladığı bir ortamda, Filistin halkının tam desteğini alan meşru bir siyasi örgüt olan HAMAS’a açık destek veren iktidarı ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı İsrail savaş uçaklarına yakıt sattıkları yalan ve iftirasıyla suçlamak ahmaklıktan değilse ihanettendir.
Yedisinden yetmişine hiçbir Filistinlinin bu aşağılık yalan ve iftiralara inanmaması ve aksine her fırsatta Cumhurbaşkanına teşekkür ve şükranlarını ifade etmeleri kirli ve aşağılık tezgâhın sadece ve sadece İsrail’in kirli çıkarlarına hizmet ettiğini gözler önüne sermektedir.
Amaç; uluslararası arenada İsrail’in yalanlarını en net bir biçimde ortaya koyarak soykırımı belgeleyen ve soykırım suçundan yargılanması için en çok çabayı gösteren Türkiye’yi yalan ve iftiralarla bu kararlılığından vazgeçirmeye çalışmaktır.
Devlet büyüklerine ve iktidara küfür ve hakaret ederek Filistin’e destek olunmaz ancak Fetö’ye, PKK’ya ve marjinal örgütlere kukla olunur.
Güneyde sevdikleri ülke İsrail olanların, Hamas’ı bir terör örgütü olarak görenlerin, Türkiye’ye getirilen yaralı ve hasta Filistinliler yüzünden hastanelerde yer kalmadığı, eğitimlerini Türkiye’de sürdürmeleri imkânı verilen Filistinli öğrenciler nedeniyle Türkiye’deki öğrencilerin mağdur edildikleri yalan ve iftiralarını üfürenlerin, Türkiye’nin Filistin diye bir meselesi olmadığını, Filistin’in Arapların meselesi olduğunu söyleyenlerin birden bire imana gelip İsrail’e tepki gösterdiklerini zannediyorsanız çok safsınız.
İktidarı, Cumhurbaşkanını ve Baykar’ı en güçlü ve haklı oldukları noktada vurmaya kalkmak üç beş müptezelin yapabileceği bir iş değildir, bu iş müptezellerin boyunu aşar.
İsrail bu sistematik ve ısrarlı yalanlar sayesinde cinayetlerini saklayarak dikkatleri başka yöne çekerken diğer yandan da Lahey Adalet Divanındaki davaya en somut kanıtları sunan Türkiye’nin kendisine jet yakıtı sattığı algısına hizmet etme çabalarını ellerini ovuşturarak izlemektedir.
Küçük siyasi çıkarlar için jet yakıtı yalanına sarılan muhteris siyasetçilerden cesaret alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun iletişim kampanyalarını yöneten ekipten olan ve PKK yanlısı paylaşımları ile dikkat çeken Evren Barış Yavuz, Baykar’a "İsrail'e jet yakıtı sattığı” iftirası atması üzerine Genel Müdür Haluk Bayraktar, bu iftirayı atan ve yayanlarla mahkemede hesaplaşacaklarını, alınacak tazminatların da yine Gazze'ye yardım olarak aktarılacağını açıkladı.
Bu arada Evren Barış Yavuz tarafından yazıldığı iddia edilen, "Alevilerin neden bir PKK'sı olmalıydı" başlıklı yazıda, suç olabilecek söz ve beyanlara yer verildiğini belirleyerek. Yavuz ile yazıyı yayınlayanlar hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" ve "suç işlemeye tahrik" suçlarından re'sen başlatılan soruşturma kapsamında Yavuz tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Sosyal medya paylaşımına göre, İBB'ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı ailesinde 4 yıldır başarılı çalışmalar yapan Evren Barış Yavuz, son seçimde Machina Creative Thinking Office şirketi üzerinden CHP'i Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın kampanya stratejisini hazırlamış. (Mustafa Kartoğlu/Akşam/12/04/24).
Yavuz’un bu irtibatı nedeniyle Haluk Bayraktar İmamoğlu'na; "Tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak. Yalandan başka söyleyecek lafın varsa, mertçe yüzümüze söyle de cevabını verelim" çağrısı yaptı.
İmamoğlu doğrudan kendisine yönelik bu çağrıya, Evren Barış Yavuz’u sanki hiç tanımıyormuş gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kurumsal kimliğini kullanarak cevap verirken Haluk Bayraktarı iftira atmakla, kötülük yapmakla suçladı.
Oysa iftirayı kimin attığı ve kötülüğü kimin yaptığı kabak gibi ortada.
Bu ikiyüzlülükten, bu sistematik kötülükten ve bitmek tükenmek bilmeyen yalan ve iftiralardan biz bıktık ama onlar bıkmadılar, bıkacak gibi de görünmüyorlar.
İftira ve yalanlarla itibarsızlaştırmaya çalışılan Baykar yurt dışındaki ihracat faaliyetlerinde ABD, İsrail ve Çin firmalarıyla rekabet ederek 34 ülkeye yüksek teknoloji ihracatı yaptı. İmzaladığı sözleşmelerinin % 97.5’u ihracat kaynaklı.
Tüm projelerini öz kaynakları ile yürütüyor ve 2003 yılındaki İHA Ar-Ge sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin %83’ünü ihracattan elde etti.
Kuruluşundan bugüne kadar devletten tek kuruş nakit hibe desteği almadılar, hiç banka kredisi kullanmadan tüm projelerinin finansmanını %100 öz kaynaklarından karşıladılar.
Türkiye’nin savunma ve güvenlik harcamaları içerisinde Baykar’a yapılan ödemelerin payı %1’in altında olup Türkiye’ye ait savunma harcamalarının %70’i devlet firmalarına veriliyor.
Bugüne kadar yapmış olduğu yatırımlarda nakdi teşvik, yatırım kredileri için faiz veya kar payı desteği, nitelikli personel desteği, enerji desteği, hibe desteği, yatırım yeri tahsisi ve SGK prim destekleri gibi nakdi unsurlardan hiçbiri Baykar tarafından talep edilmediği gibi Baykar’a da böyle bir teşvik sunulmadı.
Nitekim; Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı, Savunma sanayiinin önde gelen kuruluşlarından biri olan Baykar'a yönelik yürütülen art niyetin farkında olduklarını belirterek, Savunma Sanayii Yatırım ve Geliştirme Faaliyetlerini Destekleme Programı, Nitelikli Ürün Kredisi, Genel Maksatlı Helikopter Projesi Yatırım Kredisi, Endüstriyel Yetkinlik Değerlendirme Destekleme Programı, Kategori-C ve Teknoloji Ürün Kazanımı destek programları kapsamında bugüne değin 500'ü aşkın firmaya 400'ü aşkın tedarik projesine 6 milyar TL'ye yakın hibe ve proje desteği sağlanmasına rağmen, Baykar'ın söz konusu desteklerin hiçbirinden faydalanmadığını açıkladı.
Türkiye, Baykar'dan önce İsrail'den İHA alıyordu. Baykar İsrail firmasıyla rekabet ederek ürettiği İHA'ları 10'da 1 maliyetle tedarik etti. Bayraktar Mini İHA, 2004 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından ilk kez uygulanan rekabete açık, milli ve özgün geliştirme modeliyle yapılan yarışmanın ardından envantere girdi.
Baykar 2023 yılında devlete vergi ve bağış yoluyla toplamda 12.2 milyar TL doğrudan katkı sağladı. 2023'te 6.4 milyar lira ile Türkiye'nin en yüksek vergi ödeyen firmalarından biri oldu.
Bilgi kaynakları bu kadar açık ve herkes tarafından ulaşılabilir iken milli gururumuz olan Baykar’ın İsrail’e jet yakıtı sattığı iftirasını atmak tek kelimeyle ihanettir.
Üç oğlu ve dört torunu İsrail tarafından katledilen Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin kendisini telefonla arayarak taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; “Allah seni hay kılsın yaşatsın, ömrünü uzatsın. Sayın Cumhurbaşkanı bu aramanız gerek Türkiye’de ve gerekse Türkiye haricinde ümmetin vicdanı oldu.” diyerek teşekkür etmesi ve en kısa sürede yüz yüze görüşmek arzusunda olduğunu belirtmesi tasmalı köpeklerin yalan ve iftiralarına Filistin liderliğinin de itibar etmediğini aksine Türkiye ve Erdoğan’a büyük sevgi ve güven duyduklarını gösterdi.
Filistin Liderliği ve Filistin halkının itibar etmediği yalanlar İsrail’in Gazze’deki vahşet ve soykırımını durdurmadığı gibi Filistin’in dünyadaki en kararlı destekçisi olan Türkiye’nin Filistin davasına kayıtsız kalmasını sağlayacak aşağılık bir plana hizmet etmektedir.
Bu aşağılık planda figüranlık yapanların Filistin’in yanında olmaları mümkün müdür?
İran’ın İsrail’e yönelik başarılı operasyonları saymakla bitmez…
İsrail tarafından defalarca saldırıya/tacize uğrayan İran’ın her seferinde en ağır karşılığı vereceğini söyleyip önceden bilgilendirmek suretiyle zarar verme kabiliyeti bulunmayan üç beş füze fırlattıktan sonra iç kamuoyunun gazını almasına alışkınız.
Şam’daki temsilciliğine (uluslararası hukuka göre İran topraklarında) Ramazan ayında yapılan saldırıda, aralarında Devrim Muhafızları Örgütü’nden üst düzey isimlerin de bulunduğu 13 kişinin hayatını kaybetmesinden sonra dünya kamuoyu merakla İran’ın vereceği karşılığın ne olacağını bekliyordu.
Bekleyiş uzun sürmedi ve İran “hakiki söz” operasyonu başlatarak yaklaşık 100 balistik füze, 30 seyir füzesi ve 160 kamikaze İHA ile İsrail'e saldırı düzenledi. İran'ın saldırısına eş zamanlı olarak, İsrail'e Lübnan'dan yaklaşık 40, Yemen ve Irak'tan da bireysel olarak füze ve İHA fırlatıldı ancak bunların % 99 ‘u İsrail hava sahasına giremeden İsrail ve müttefikleri tarafından havada vuruldu.
Balistik füzelerden bazılarının hava savunma sistemini aşarak Nevatim üssünü vurması sonucunda küçük bir kız ağır yaralandı, altyapıda ufak bir hasar meydana geldi, ancak üs faaliyetlerine devam ediyor.
İran Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami yaptığı açıklamada; sınırlı bir operasyon yaptıklarını ve operasyonun beklediklerinden başarılı geçtiğini, operasyonlarının Siyonistlerin elçiliklerine yönelik saldırı için kullandığı kabiliyetleri hedef almakla sınırlı olduğunu, Siyonist yetkililer, işgal ordusu, teröristler ve Amerika’nın, bu saldırıların büyük gücünün farkında olduklarını ifade ederek kargaları bile güldürecek hayali bir başarıdan söz etti.
Bir küçük kızın yaralanması ve bir askeri üssün faaliyetini engellemeyecek küçük bir hasarın dışında bir zarar yoksa bu nasıl başarılı bir operasyon oluyor ve İran halkı sokaklara inerek hangi başarıyı kutluyor?
Ürdün’de yere düşen roket parçaları İsrail’den daha fazla hasara neden olmuşsa Siyonistlerin ve ABD’nin farkına vardıkları büyük güç nedir merak ediyoruz.
Ermenistan-Azerbaycan savaşında Ermenistan’ın, Türkiye’nin terörle mücadelesinde PKK’nın yanında yer alan; İslam âlemine mezhepçilik virüsünü sokarak bölücülük yapan; Irak, Yemen ve Suriye’nin iç işlerine müdahale ederek iktidara ortak olan İran’ın İsrail’e yönelik başarılı operasyonları saymakla bitmez.
Acem tiyatrosunda yeni başarılı operasyonları izlemek dileğiyle..