Olaylar baş döndürücü bir hızla gelişiyor.
Bilindiği üzere geçen hafta ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’ye ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, ‘’Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’’, ‘’casusluk’’ ve ‘’Türkiye hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’’ suçlamasıyla tutuklanan tutuklanmıştı.
Ülkemize yönelik her türlü tehdit ve pisliğin içinde yer alan ve 15 Temmuz darbe/işgal girişiminin azmettiricisi ABD bu tutuklama kararı ile şaşkına dönüp paçaları tutuşunca Ankara büyükelçiliği "Amerikan hükümeti bir yerel çalışanın tutuklanmasından ve Türk hükümet kaynakları tarafından sızdırılan ve görünüşe göre bu çalışanın hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasının amaçlanmasından büyük rahatsızlık duymaktadır. Çalışanlarımıza yönelik temelsiz iddialar, uzun dönemli ortaklığımızı baltalamakta ve bu ortaklığın değerini azaltmaktadır" açıklamasında bulunmuştu.
Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu, Topuz'un 'yerel çalışan' olduğu açıklamasını yalanlayarak "Söz konusu kişi konsolosluğun listesinde kayıtlı personeli olmadığı gibi, diplomatik ve konsüler bağışıklık sahibi de değildir" dedi.
Katıldığı canlı yayında ABD'nin açıklamasına tepki gösteren Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ "Metin Topuz bir Türk vatandaşı. ABD Büyükelçiliği'nin Bakanlığa verdiği listedeki çalışanlar arasında Metin Topuz diye bir isim yok, onların çalışanı olarak görünmüyor. ABD bu ismi bakanlığa bildirmedi. Metin Topuz'la ilgili ciddi veriler var. Yargı burada işini yaptı. Suçu işleyen kişi nerede çalışırsa çalışsın müdahale edilir
bir kere Topuz'un istihdamı yanlış. ABD önce bu ismin nasıl Türk makamlarına bildirilmeden büyükelçilikte çalıştırıldığı üzerinde kafa yormalılar. Elçiliğin tepkisini doğru bulmuyorum. Türk yargısı bağımsız, ABD bunu anlamalı. Bu bir siyasi tasarruf değildir, yargının tasarrufudur. ABD'de FETÖ'yü iade edin dediğimizde bizim yargımız bağımsız, Cumhurbaşkanımızın korumalarına hatta orada bile olmayanlara işlem yapıldığında söylüyoruz diyorlar ki bizim yargımız bağımsız. Türkiye'de bir şey olduğunda Türk yargısı bağımsız niye demiyorsunuz?" açıklamalarında bulunarak ABD’nin bitmek tükenmek bilmeyen kirli oyunlarından esas bizim rahatsızlık duyduğumuzu ortaya koydu.
Savcılıkça şüpheli Topuz hakkında Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderilen sevk yazısında; 17/25 Aralık girişimini planlayıp icra eden eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı firari sanık Mutlu Ekizoğlu, eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı, eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcıları Yasin Topçu ve Kazım Aksoy, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Büro Amiri Mehmet Akif Üner, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Teknik Büro Amirleri Arif İbiş ve İbrahim Şener, eski İstihbarat Şube Müdürü Serdar Güldalı, eski Narkotik Şube Müdürü Özcan Bulduk, eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Oğuzhan Ceylan, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle ilgili darbe toplantılarına katılan ve darbe girişimi sırasında jandarma personeline silah dağıtarak darbe girişimine katılmalarını sağlayan eski İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'nın Anadolu yakasındaki birliklerinden sorumlu komutan yardımcısı Yarbay Oktay Akkaya, darbe girişimi sırasında Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nü kuşatarak darbeye katılan kişilere WhatsApp grubundan, “darbeye direnen herkesin vurulması, silah ve teçhizatlarının teslim edilmemesi” talimatını veren eski Emniyet Müdürü Zeki Taşkın ve 17/25 Aralık girişiminin yargı ayağını yöneten eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili firari sanık Zekeriya Öz ile ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un irtibatının tespit edildiği belirtildi.
Sevk yazısında, 1994-2017 yılları arasında 120 kez yurt dışına giriş çıkış kaydı bulunduğu belirtilen şüpheli Metin Topuz'un, başkası adına kayıtlı cep telefon numarasını kullandığı kaydedilerek, Fetullahçı Terör Örgütü'nün taşeron olarak kullanıldığı 17-25 Aralık girişiminde emniyet ve yargı ayağını yürüten şüphelilerle, eylemin asıl faili konumundaki dış istihbarat ve ülkeler arasında "aracılık görevini" yürüttüğü de ifade edildi.
Sözde soruşturma dosyasındaki sahte delil ve ses kayıtlarının yurt dışına çıkarılması konusunda örgüt mensuplarının "dış irtibatı" olduğu yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu kaydedilen sevk yazısında, "Şüphelinin iletişimleri kontrol edildiğinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçu nedeniyle hakkında soruşturma yürütülen 121 kişi ile yoğun irtibatının bulunduğu gibi FETÖ/PDY terör örgütünün ByLock kriptografik iletişim sistemini kullanan çok sayıda kişi ile yüzlerce irtibatının tespit edildiği anlaşılmıştır.” denildi.
17/25 Aralık kumpasının sorumlusu oldukları iddiasıyla tutuklanan Yakup Saygılı, Nazmi Ardıç, Mahir Çakallı ve Mehmet Akif Üner gibi polis müdürleri ve firari savcı Zekeriya Öz ile yoğun irtibatı belirlenince tutuklanarak cezaevine konan ABD İstanbul Başkonsolosluk görevlisi Metin Topuz'un suça konu görüşmelerin talimatını aldığını iddia ettiği müdürü Jason Sondoval ise FederalNnarkotik Polisi çıktı.
ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu bünyesinde çalışan ve ABD Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) İstanbul müdür olduğu öğrenilen Sondoval'ın Metin Topuz'a FETÖ'cü polisler ve firari savcı Zekeriya Öz ile görüşme talimatı verdiği gibi kendisi de açık kaynaklardan yapılan tespitlere göre birçok polis müdürü ve gümrük görevlisi ile irtibat kurmuş.
Özgeçmişine göre Sondoval, 1998'den beri ajanlık yapıyor.
İhanet, alçaklık, kalleşlik ne ararsanız hepsi bir arada..
Adam sözde yerel görevli ama ABD adına yapmadığı iş, çevirmediği dolap kalmamış.
Adamın onlara sağladığı hizmetlere bakılınca ABD’nin vize sınırlamasına gidecek kadar gözünü karartması boşuna değil.
Ya bir de yedikleri diğer haltların listesini verirse..
Bu baş döndüren gelişmelerden sonra ABD Büyükelçiliği’nin dün saat 20.13’te Twitter hesabından yaptığı açıklamada, kararın Topuz’un ismi verilmeden tutuklamayla bağlantılı olduğunu ima eden ifadeler yer aldı. Açıklamada: “Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD hükümetini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ABD misyonunun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır. Söz konusu değerlendirme sürecinde, büyükelçiliğimiz ve konsolosluklarımıza gelen ziyaretçi sayısını en aza indirgemek amacıyla, şu andan itibaren geçerli olmak üzere, Türkiye’deki tüm ABD diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan vize hizmetleri askıya alınmıştır.” denildi.
ABD’nin kararının ardından gece yarısına doğru da Türkiye ABD vatandaşlarının vize başvurularını askıya aldı. Türkiye’nin misilleme kararı Washington Büyükelçiliği tarafından yapılan kısa bir açıklamayla duyuruldu. ABD vatandaşlarının sınırda vize ve elektronik vize uygulamalarının askıya alındığını belirtilen açıklama ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin açıklamasıyla aynı ifadeler içermesi dikkat çekti. Hatta her iki açıklamada da ‘indirmek’ kelimesi yerine hatayla ‘indirgemek’ yazılmıştı.
Sizin anlayacağınız Türkiye Cumhuriyeti ABD’ye aynı tonda cevap verdi.
Türkiye de açıklamasında “indirmek” yerine bilinçli olarak “indirgemek” dedi.
Bağırsakların bu şekilde boşalmasından sonra ortaya çıkan pislik kolay temizlenecek gibi görünmüyor.
ABD’nin açık işgal planlarından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır elbette..
Bundan sonra reste rest..
Suriye’de YPG/ PYD terör örgütüne 1500 TIR dolusu silah göndererek Türkiye’nin başına çorap örmeye çalışan, kalleşlik, ihanet ve alçaklık adına gizli açık har faaliyeti pervasızca yürüten sözüm ona müttefik (!) ABD artık açık bir düşmandır.
ABD’nin ekonomik çıkarlarına engel oldukları gerekçesiyle Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısını tutuklayan, eski bakan ve Cumhurbaşkanlığı koruma görevlileri hakkında tutuklama kararı veren ABD yargısına karşılık, darbe kalkışmasında aktif görev alan ABD’li elçilik görevlileri ile İncirlik’teki ABD’li personel haklarındaki süreç tamamlansın da karşılıklılık ne imiş görsünler….
Pisliklerinden arındırılmış şerefli Türk Yargısı ile tanışmaları uzun sürmez inşallah..
Bir çift lafta; “John BASS giderayak sert konuştu” diye manşet atan ezik yalakalarla, ABD vize vermeyi durdurdu şimdi ne yapacağız diyen ödleklere ve “oh” olsun diye sevinen mandacılara..
Her tarafı sert olsa ne yazar. Sert konuştu da ne oldu? Çok mu korktuk?..
Dua etsin ki yediği onca halttan sonra hakkında bir tutuklanma kararı çıkmadan defoldu gitti…
Şengül hamamına çevirdiği Büyükelçilikten, gittiği Afganistan’ın iç işlerine burnunu soksun da görsün bakalım hanyayı Konya’yı..