Sonuçlarını beğenirsiniz beğenmezsiniz ancak Türk Milleti bir seçimi daha alnının akıyla sonuçlandırarak günlerdir özellikle batı ve ABD medyasının ahlaksızlıkta sınır tanımaz yolsuzluk imalarına ve geri kalmışlık benzetmelerine rağmen demokratik olgunluk dersi verdi.
Bilen bilmeyen herkesin konuştuğu, kaos meraklılarının gece gündüz şaibe tellallığı yaptığı ve sonrasında büyük olayların beklendiği seçim -silahla oy tehdidi ve yine silahla istifa ettirilen gözlemciler gibi dikkatlerden kaçırılmaya çalışılan defolar dışında- yolsuzluk yapıldığına dair bir kuşku oluşturmaksızın nihayet sonuçlandı.
Herkesin saçı önüne döküldü; ak mı, kara mı görüldü.
Farkında iseniz seçim öncesinde özellikle batı medyasındaki abartılı sözler ve Türk seçmenini küçümsemeler yerini birden milletin sağduyusuna bıraktı.
Tam bir skora göre maç yorumu meselesi.
Her zaman olduğu gibi Türk milleti bu defa da kaos meraklılarına prim vermedi.
Bu arada; ülkemizde yapılan seçimlerde hiç kimse kaybetmediği ve herkes kazandığı için İstatistik bilimine nal toplatan hesaplama ve yorumlamaları birer siyasi mizah örneği olarak değerlendirip rahatlayabiliriz.
Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı koalisyon zor bir yönetim tarzıdır ve mecburiyet yoksa tercih edilmez.
Zorluklarına ve sorunlarına rağmen koalisyonla yönetilmek dünyanın sonu değildir.
Ancak koalisyona razı değilseniz; Anayasa’ya göre 45 gün içinde hükümet kurulamaması halinde bir kere daha milletin huzuruna çıkarsınız son kararı yine millet verir. Ya bir partiye ülkeyi sen yönet ya da aranızda anlaşıp uzlaşın ve beni yönetin der. Sonuçta millet ne derse o olur.
Eğer demokrasiye inanıyor iseniz sonuçlarına da katlanacaksınız. Bu sebeple demokrasi özünde; bir sindirme/kabullenme/uzlaşma rejimidir.
Yani insanları size oy vermedikleri zaman aşağılamayacak, size oy verdikleri zaman yüceltmeyeceksiniz. Madem milletin oyu ile seçileceksiniz, size oy verene de vermeyene de saygı duyacaksınız.
Kim kendisini daha iyi anlatır ve kim samimi olduğuna inandırır ise oyunuzu ona verirsiniz. Bu nedenle size oy vermedi diye halka küsülmez ve halka hakaret edilmez.
Ancak bu ülkede ne yazık ki Kandil (!) dağlarından aydınlatıldıklarına kuşku bulunmayan bir kısım –alacakaranlık- aydın müsveddesi halk iradesini küçümsemekte ve kendi beklentileri yönünde oy kullanmayan halkı aşağılamaya devam etmektedirler.
Gazetecilik kisvesi altında pervasızca nefret suçu işleyen -gelişimini tamamlayamamış- tiplere rağmen milletin sağduyulu davranması ve her seferinde ağızlarının payını verdiği bu prematüre beslemelere nefret duymaması, Türk Milletinin büyüklüğünün ve düşene tekme atmayacak olgunluk taşıdığının bir örneği olarak değerlendirilebilir.
Başka Türkiye yok.
Birlikte yaşamaya mecburuz. Kimsenin bir başkasına hayatı zehir etmeye hakkı yok.
O nedenle de artık seçim öncesi ortamdan hızla çıkılarak halkın verdiği yetki/ hukuk doğrultusunda Türkiye’yi yönetecek formüller bulunmalıdır.
Kimse bahanelerin ardınca sığınmamalıdır.
Mademki hepsi bu ülkeyi yönetmek için halktan yetki istedi o halde bunun gereğini yapmalıdırlar. Bakın borsanın bir günlük kaybı 80 milyar liradır. Bu para halkın cebinden çıkmıştır. Zaman naz niyaz zamanı değildir. Halkın gösterdiği sağduyuyu siyasi partilerin de göstermesi ve sorumlu davranmaları gerekmektedir. Ülkede istikrarın bozulmasının nelere mal olduğu özellikle biz yaşlardakiler tarafından acı örnekleriyle görülmüştür.
Kişisel kaprisler ve fantezilerle kaybedilecek zaman yoktur. Kulağa hoş gelen demokrasi söylemlerinin artık eyleme dönüştürülme vaktidir.
Bu arada Türkiye’yi “diz çöktürülmüş“ bir ülke gibi görmek isteyenlere de fırsat verilmemelidir.
Siyasi rekabet ve meşru mücadele ne kadar doğru ve güzel ise çözüm üretmek te o kadar doğru ve güzeldir.
Bu nedenle demokrasi; çözüm ve alternatif üretme sanatı olarak ta nitelenebilir.
ABD’nin, İsrail’in ve genel olarak batının beklentileri doğrultusunda değil Türk insanının ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda davranılmalıdır.
Batı, çıkar elde “etmediği, edemediği, edemeyeceği” hiçbir gücün ve devletin sırtını sıvazlayıp destek vermez.
Bu gerçeğin göz ardı edilmesinin sonucu hüsrandır. Ve bu millet bu tür hüsranları yaşamaktan bıkmıştır.
Lütfen kimse bu asil millete huzuru, barışı ve istikrarı çok görmesin.
Ve kimse de iki de bir dağı arkasına alıp namluyu göstererek milleti tehdit etmesin.
Etrafımızdaki parçalanmış coğrafya ve darmadağın olmuş milletlere bakıldığında huzur, barış ve istikrarın ne kadar değerli olduğu bir kere daha anlaşılacaktır.
Unutmayın; millet 550’den büyüktür.