Anayasa Mahkemesinin saygıdeğer üyeleri bizden çok daha iyi bilmelerine rağmen bir kere de biz hatırlatalım.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 153: “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.” |
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun 66/5 madde: “Mahkeme kararları gerekçeli olarak yazılır. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.”
Peki gerekçesi açıklanmadığına göre Anayasa Mahkemesi dershanelerle ilgili kanunu iptal etti haberlerinin kaynağı kim?
Böylesine sorumsuz bir davranışı Anayasa Mahkemesinin saygıdeğer üyelerinden bir ya da bir kaçı yaptığına göre bunun hesabını kim soracak?
Bu ülkede, hukuku kim işletecek?
Sıradan insanlardan hukuka saygılı olmalarını bekleyeceğiz ama Anayasa Mahkemesinin sayın üyelerinden bir ya da birkaçı bu özeni göstermeyecekler?
Ama buna rağmen Anayasa Mahkemesi gibi saygın bir kurumda bu özensiz üyeler millet adına karar vermek yetkisini hak etmedikleri halde kullanmaya devam edecekler…
Haa deniliyorsa ki bu bilgiyi Anayasa Mahkemesi üyeleri sızdırmadı?
O zaman, kim sızdırdı?
Metin Akpınar’ın ünlü repliği ile “kedidir, kedi mi?”
Peki, kediye(!) bilgileri kim verdi?
Kimse kimseyi aptal yerine koymasın. Her şey kabak gibi ortada.
Bayramın ikinci günü Korgun’daki anne babamı ziyarete gittim.
Dönüş hazırlığı yapıyorduk ki peş peşe silahlar patlamaya başladı. Düğün var onun için silah atılıyor dediler. Güpegündüz millet mermi sıkıyor.
Yakınlarımla birlikte kapıdan çıkmakta idik ki, tedirgin olup tekrar içeri yöneldik.
Korgun’da Kaymakamlık var mı? Var.
Korgun’da Emniyet Müdürlüğü var mı? Var.
Jandarma var mı? Var.
Ama hepsi bayram tatilindeler herhalde.
Yetkililer tatile çıkınca, kanunların yürürlüğü duruyor mu?
Peki, meskûn mahalde silah atmak serbest mi? Hayır!
Adetti madetti palavralarını da bırakın bir kenara.
Ne zamandan beri görgüsüzlük, magandalık, kanun tanımazlık adet olmuş…
Meskun mahalde silah atmak serbest olmadığına göre insanlar neden bu kadar pervasız davranıp kanunu, devleti, hukuku iplemiyorlar ?..
Çünkü onlara; “kardeşim sen nasıl kanuna karşı gelirsin” diye hesap sorabilecek bir yetkili yok.
Bırakın hesap sormayı görevinin gereklerini yerine getirecek bir yetkili yok.
Yani yetkili oldukları sanılanlar görevlerini yapmıyorlar ya da yapamıyorlar.
Ama korkudan, ama ihmalden, ama yalakalıktan…
O zaman kanunlar sakız gibi, paspas gibi çiğnenirken yetkililer ya da yetkili oldukları zannedilenler bir canlı türünün trene baktıkları gibi bakıyorlar.
Peki devlet bu yetkililere trene bakar gibi baksınlar diye mi maaş veriyor?
Hayır.
O zaman benim vergilerimle maaşlarını alıp ta görevlerini yapmayanlara, bu paralar haram olsun. Görevlerini yapmayanlara hesap sormayanlara da haram olsun..
Sonra da o kurşunlardan birisi bir masumun ölümüne neden olunca vay efendim maganda kurşunu falan filan...
Maganda kurşunu değil maganda ihmali, maganda sorumsuzluğu. Bu kader mader değil. Düpedüz cinayet. Ama bizim gibi azgelişmiş ülkelerde suçu atarsın kaderin kucağına rahatlarsın.
Kimse topu başkasının kucağına atmasın. Sorun şu; devlet var mı yok mu?
Ben Korgun’da devletin olmadığını gördüm.
Eğer var diyen olursa o zaman gösterin.
Gelelim baştaki mevzuya. Eğer Anayasa Mahkemesinin bazı üyeleri çok açık kanun hükmüne rağmen gerekçesini yazmadıkları kararı açıklıyor iseler, o zaman Korgun’daki devlet görevlilerinin ihmallerine söyleyecek söz kalmıyor.
Kimi, kime şikâyet edeceksin.
Ya da şikâyet edeceksin de ne olacak?
Sezen Aksu’nun söylediği gibi
Şinanay da yavrum şina şinanay
Şinanay da şinanay hoppa şinanay…