Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), 1 Temmuz'da sosyal medya hesabından; "Disney Plus'a elinde milyonlarca Yunan, Ermeni, Süryani, Keldani, Arami, Maronit ve diğer Hıristiyan şehitlerin kanıyla bir Türk diktatörü ve soykırım katili olan Mustafa Kemal Atatürk'ü yücelten dizisini iptal etmesi çağrısında bulunuyoruz." Paylaşımında bulundu.
Bu aşağılık çağrıya boyun eğen Disney Plus, oyuncu Aras Bulut İynemli’nin başrolünü üstlendiği ve 8 milyon dolar harcanarak çekilen diziyi yayından çekerek FOX TV'de "Türkiye'ye armağan" sloganıyla yayınlanmasına karar(!) verdi.
ABD’deki Rum, Yahudi, Kürt ve diğer cemaat örgütlerinden de destek alan (ANCA), Atatürk dizisinin Disney Plus’ta yayınlanmaması için yürüttükleri kampanyaya destek verenlere teşekkür ederken, bunu bir zafer olarak niteledi.
RTÜK Disney Plus hakkında inceleme başlatılacağını duyurarak; “Türkiye Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk en önemli toplumsal değerimizdir. Basına yansıyan Ermeni lobisi müdahalesi iddiaları titizlikle araştırılmaktadır.” Açıklaması yaptı.
The Walt Disney Company Türkiye Genel Müdürü Cenk Soner “Değişiklik sonucunda 2 film olarak planladığımız ‘Atatürk’ün ilk TV özel versiyonunun FOX kanalımızda yayınlanmasının ardından, iki film sinemalarda ve sonrasında FOX ekranlarında olacak” palavrasıyla Ermeni lobisinin baskısıyla yaptıkları sansürü örtbas edeceklerini zannetti.
Onlara göre “Atatürk” dizisinin FOX TV’de yayınlanmasının Ermeni lobisiyle alakası yokmuş!
Peki, neyle ilgisi varmış?
Edamlar “engelledik” diyerek zil takıp oynuyor, Disney Plus ise aklımızla dalga geçercesine sansür kararının ANCA’nın çağrısı ile ilgili olmadığını söylüyor.
Geçin bu masalları..
Bu dizi onlara silah zoruyla çektirilmedi.
Günlerce silah zoru ile tanıtımı yaptırılmadı.
Atatürk’ün adını kullanarak bol bol abone kaydettiler.
Şimdi de aşağılık lobilerdin baskılarına boyun eğip sansür uyguladılar.
Ermenistan'da yayın yapan Aravot Gazetesi sevinçlerini; “Ermeni lobisi sayesinde Atatürk' dizisi Disney Plus platformlarında yayınlanmayacak.” manşetiyle duyurdu.
Zaten Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) da açık açık dizinin yayınlanmaması için verdikleri mücadeleden zaferle çıktıklarını açıklıyor.
Gerçek bu kadar açık ve net olmasına rağmen; orman yangınlarında, depremlerde, sellerde, kısacası her afette ve her fırsatta devleti ve hükümeti suçlamak, milleti aşağılamak ve hakaret etmek için birbirleriyle yarışan sanatçı kılıklı müptezellerin Disney Plus’un Atatürk sansürü karşısında “üç maymunu oynamaları” tek kelimeyle utanç vericidir.
Merhum Gazeteci Uğur Mumcu boşuna; “Bu ülkede banka soyarken kar maskesi, ülke soyarken Atatürk maskesi takılır" dememiş.
Şimdi sesleri solukları çıkmayan müptezeller katıldıkları ödül törenlerinde devlete, millete, hükümete hakaret edip aşağılarken/dalga geçerken ne kadar da cesurdular(!)
Ağızlarından köpük, gözlerinden ateş saçılıyordu.
Ama iş milyonluk sözleşmeler imzaladıkları ve birlikte iş yaptıkları Disney Plus’un Atatürk sansürüne gelince ağızlarını bıçak açmıyor.
Ve böylece anlıyoruz ki Atatürkçülükleri “banka hesapları” kadarmış.
Şarkıcı Sinan Akçıl, “Oyuncu dünyasından çok cılız sesler çıkıyor. Bunun sebebi de Disney’e maddi umut bağlamaları. ‘Yarın bir gün Disney’le bir işimiz olur’ diye çok yüksek ses çıkartmak istemiyor birçoğu gördüğüm kadarıyla” sözleriyle, oyuncu Burak Haktanır ise "Niye tepki göstermiyorlar? Çünkü büyük bir kuruluş. İlişkileri bozmak istemiyorlar. Olası dizi tekliflerinin önü kapanmasın diye bu riski göze almak istemiyorlar. Atatürk sevgilerini bir dizi projesine satmış oluyorlar.” İfadeleriyle gerçeği en iyi bir şekilde özetlediler.
Disney Plus’un reklam yüzleri olan ve attıklarında mangalda kül bırakmayan Şahan Gökbakır, Tarkan, Ata Demirer, Aslı Enver, Halit Ergenç ve Disney Plus’la iş yapan diğerlerinin hiç sesleri çıkmıyor.
Hani nerede o sanatçı duyarlılığınız?
Banka hesaplarınız öksüz, İban’ınız yetim kalır kalır diye mi korkuyorsunuz?
Hani en Atatürkçü sizdiniz?
Hani Atatürk sizin kırmızı çizginizdi?
Ne oldu?
Meğer hepsi bedeli ödendiğinde satın alınabilen kartondan kaplanlarmış.
Sanatçı olsalar ne yazar olmasa ne yazar?
Disney Plus’un sansürü Menfaat Atatürkçüsü sanatçı kılıklı soytarıların yüzlerindeki maskeleri de indirdi.
Disney Plus’un aşağılık sansürüne besleme sanatçılar/siyasetçiler ve cüzdan Atatürkçüleri dışında yoğun tepkiler gelirken, hatta babası Rum annesi Ermeni olan şarkıcı Fedon giydiği Türk Bayrağı tişörtüyle örnek alınması gereken bir davranış sergilerken Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sessizliği dikkatinizi çekmiyor mu?
Ortalığı yıkması gerekmiyor mu?
Tepki göstermesi gereken konu, gece yarısı videolarının uyduruk konulardan daha mı önemsiz?
Bu sansürün alınmasına neden olan Ermeni lobilerine ve uygulayan Disney Plus’a iki çift lafları ve bir gece yarısı videoları yok mu?
Seçim öncesi kazanıyoruz palavrası pompalayan ajanslarının da mı aklına gelmedi?..
Yüzbin liralık otel odasından çekim yapamıyor iseler saati onikibin dolara kiraladıkları özel uçaktan da video çekip Disney Plus’a haddini bildirebilirlerdi.
Hadi kendisi akıl edemedi, danışmanları ne güne duruyor?...
Böylesine önemli bir konuda açıklama yapması gerektiğini hatırlatmayan danışmanlara ne danışıyor?
Ya da ne yapılması gerektiğini danışmanlarını mı ona danışıyor?
Bu milletin kahir ekseriyetinin Atatürk sevgisi/saygısı yeterlidir.
Atatürk’ün; çıkarları için seviyor görünen ikiyüzlülerin sevgisine de saygısına da ihtiyacı yok.
Ermeni lobisinin baskılarıyla Atatürk dizisini yayınlamaktan vazgeçen Disney Plus’a yaptırım için sadece üyelik iptalleri yetmez.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusundan rahatsız olan bir platform bu ülkede elini kolunu sallaya sallaya faaliyet gösteremez.
Ya bu aşağılık sansürden vazgeçecekler ya da bu ülkeden defolup gidecekler.
Bu kadar basit.
Hiç bir gücün bu milletin ortak değerini aşağılık siyasi oyunlarına malzeme yapamayacağını anladıkları dilden anlatmak devletin boynunun borcudur.
Bunun dışındaki hiçbir seçenek bu milletin yüreğini soğutmaz.
Konuyla ilgili olarak TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın; " Disney Plus'ın aldığı karara en sert yaptırımların uygulanacağını belirterek; “Biz meclis açıldığında Disney Plus Türkiye yetkililerini çağırıp iptal gerekçelerini komisyonumuza açıklamalarını isteyeceğiz. Bilgi Teknolojileri Kurumunu göreve çağırıyoruz. Disney Plus'ın lisans iptali dahil, bant daraltma, reklam yasağına kadar her türlü karşılığı vereceğiz. Disney Plus hukuku arkadan dolanmak suretiyle kendilerine başka çözüm yolları buluyorlar. Ticari faaliyetlerinin engellenmesi ya da yasaklanması en doğru kararlardan biridir. Ama topyekûn, lisansın iptali dahil her konunun konuşulmasına ve en sert yaptırımların uygulanmasını talep edeceğiz” açıklaması Disney Plus’ın yaptığının yanına bırakılmayacağı konusundaki umutlarımızı arttırmaktadır.
Türkiye’nin istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir kabile devleti olmadığının göstermenin tam sırasıdır.
Fedakâr dostları(!) “hayallerimizi çaldı” diyerek Kılıçdaroğluna dava açarsalar şaşırmayız
“Herkes bilir ki benim en son tercihim Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden girmekti, açık söyleyeyim. Ondan önce her şeyi denedim. Üç parti gelin birlikte girelim dedim. İYİ Parti’ye teklif götürdüm, Bu sağ seçmen CHP’ye oy vermez, beraber olalım dedim, İYİ Parti’ye de Sayın Akşener’e de söyledim. Partilerimiz arasında görüşmeler oldu. DEVA- Saadet-Gelecek olmayınca İYİ Parti’yle de konuştum. Sonra Saadet’le tekrar konuştuk, DEVA’yı ikna edebilmek için. Bütün yolları denedim ben. Dolayısıyla kimse dönüp de bizim oportünist bir tavır sergilediğimizi iddia edemez.
Ben, entelektüel, ilmi, akademik ve siyasi toplumsal bakımdan en büyük fedakârlığı yaptım, 10 milletvekili ile ölçülmeyecek bir fedakârlık bu. Kasım 2015'te bana yüzde 49,5 oy vermiş idarecileri karşıma alıp o kitlelere yabancılaşma pahasına 'Yanlış yapıyorlar, size başka bir alternatif sunuyorum' dedim. Bu az bir bedel değildir."
Bu hayret veren açıklama Stratejik Derinlik Uzmanı Ahmet Davutoğlu’na ait.
Hazret, seçimlerde meğer entelektüel, ilmi, akademik ve siyasi toplumsal bakımdan en büyük fedakârlıkları yapmışmış da haberimiz olmamış.
Görülen o ki Kılıçdaroğlu sadece Zoom çetesinin ve içlerindeki Brütüs’lerin ihaneti ile karşı karşıya değil.
Noter/kumar masası ortakları da ihanette Zoom’cularla, Brütüslerle yarışıyor.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan CHP'nin oy oranıyla ilgili geçtiğimiz ay şunları söylemişti: " Cumhuriyet Halk Partisi'nin oyu yüzde 9,5'tan yüzde 16,3'e çıktı. Türkiye genelinde oy artışı 2,5 puan ama Kahramanmaraş'ta 6.8 puan. Kahramanmaraş'ta CHP'nin 1 milletvekili vardı, 2 oldu. İkincisi de bizim il başkanımız. Gaziantep'te Cumhuriyet Halk Partisi bir önceki seçimde yüzde 15 oy çıkartmış. Şu anda yüzde 20.4. 5 puan artış var. Bizim adaylarımızın olduğu illerin hemen hemen tamamında CHP'nin ciddi oy artışı var. Biz olmasaydık bu kadar milletvekili çıkmazdı. Bu kadar oy da alamazdı." "15 milletvekili anamızın sütü kadar helal ve hak ettiği sonuç. Çok ciddi gayret ortaya koyduk. Hazine'den 1 kuruş almamıza rağmen bant reklamına dünyanın parasını harcadık"
Seçim öncesi Kılıçdaroğlu’nun %99 kazanacağını iddia eden Temel Karamollaoğlu seçim sonrasında CHP’nin oyunun yüzde 17'lerde olduğunu vurgulayarak, "CHP'nin aldığı yüzde 25 oyun içinde en az 7 veya 8'i CHP dışından gelmiş oydur." Derken, Meral Akşener CHP’den 15 Milletvekilini ödünç almanın en büyük pişmanlığı olduğunu söylüyor.
Seçime Yeşil Sol Parti adıyla giren HDP seçilmesi için çok çaba gösterdikleri CHP ile işbirliğinden istediklerini alamadıklarını, seçmenlerinin bir kısmının sandığa gitmediğini belirterek üstü kapalı olarak Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor.
Dün yardımcısı olmak ve makam kapmak için peşinden ayrılmayan ve birleşerek kazanacaklarını söyledikleri dostlarının(!) seçim yenilgisinden en az Kılıçdaroğlu kadar sorumlu olmalarına rağmen bugün onu suçlamaları gerçekten ikiyüzlülüktür.
Büyüklerimizin söyledikleri gibi “tencere dibin kara seninki benden kara”.
Bu fedakâr(!) dostları(!) yakında mahkemeye gidip “ona güvenerek milletvekilliğinden de olduk, cumhurbaşkanlığı hayallerimizi çaldı” diyerek dava açarsalar şaşırmayız.
Tıpkı bir kere satanın bin kere satacağına şaşırmadığımız gibi.