Habertürk gazetesinin 13 Ağustos 2015 tarihli nüshasında yer alan bir habere göre, Uluslararası Af Örgütü'nün uluslararası konseyinin Dublin'deki buluşmasına 70 ülkeden katılan yaklaşık 400 delegenin büyük çoğunluğu Uluslararası Af Örgütü'nün “fuhşun meşrulaştırılması yönündeki ilkesine” onay vermişler.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, “fuhşun meşrulaştırılmasının düşüncesizce ve aceleyle alınmış bir karar olmadığını” ifade etmiş.
Örgütün seks işçiliğinin tamamen yasallaşması önerisi üzerine aralarında Emma Thompson, Kate Winslet, Meryl Streep, Emily Blunt, Claire Danes, Lena Dunham, Anne Hathaway ve Lisa Kudrow'un da bulunduğu Hollywood oyuncuları imza kampanyası başlatarak seks işçilerinin ceza almadığı, ancak müşterilerin ve kadınları çalıştıranların ceza aldığı modeli benimsemesini istemişler.
Bu rezil karara oy veren delegeler içinde Müslüman ülkeler temsilcilerinin bulunup bulunmadığı haberde yok. Ancak 400 delegenin büyük çoğunluğu ifadesi bu kararın altında Müslüman delegelerin de imzaları bulunabileceği ihtimalini akla getirmektedir.
Hoş, Şii diye Sünni diye birbirlerini boğazlarını kesen, camilerini bombalayan kendi mezhebinden olmayana yaşama hakkı tanımadıkları halde kendilerini Müslüman olarak tanımlayanların var olduğu bir dünyada bir bu tip sözde müslüman delegeler fuhşun meşrulaştırılmasını uygun görse ne fayda görmese ne fayda..
Bu ülkenin de yüzde doksanbeşi müslüman ama o rezil dizilerdeki o rezil tecavüz sahnelerinde reyting patlamaları yaşanıyor.
Bu ülkenin de yüzde doksanbeşi müslüman ama sosyal medya denilen platformlardaki rezil paylaşımlar yüz kızartıyor. Ahlaksızlık sosyal hayatın bir parçası gibi yutturuluyor.
Bütün sorunlar çözüldü geriye bir fuhşun meşrulaştırılması kalmıştı. Eh o da oldu.
Fuhuş o kadar yaygın ve o kadar pervasız yapılıyor ki baktılar önlenemiyor bari meşru kabul edip işin içinden çıkalım dediler..
Ne günlere kaldık görüyor musunuz?
Dünyanın çivisi çıktı lafı bu pervasızlığa ne kadar da yakışıyor değil mi?.
Dünyada zulüm, insanlık dışı uygulamalar, etnik katliamlar ve soykırım başını almış giderken bunların sorumluları ile ilgili olarak hiçbir işlem yapmayan Af Örgütü meğerse fuhşun meşrulaştırılması ile uğraşıyormuş.
Örgütün Genel sekreteri Salil Shetty de bizle kafa bulurcasına; fuhşun meşrulaştırılmasının düşüncesizce ve aceleyle alınmış bir karar olmadığını açıklama ihtiyacı hissetmiş.
Oysa Vikipedi’ye göre Uluslararası Af Örgütü veya Amnesty International “(yaygın olarak Amnesty veya AI), Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ve diğer uluslararası standartlarca belirlenmiş her türlü insan hakkını savunma ve teşvik etmeyi amaç edinmiş uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur.
AI hiçbir devlet, siyasi ideoloji veya dine bağlı değildir, kâr amacı gütmez. Özellikle düşünce suçlularının serbest bırakılması, siyasî suçlularının adil bir şekilde yargılanması, işkence, idam ve tutuklulara gösterilebilecek her türlü zulmün bertaraf edilmesi, siyasi cinayet ve adam kaçırma ve her türlü insan hakları ihlaline karşı durulması konusunda çeşitli kampanyalar düzenler.”
Bu durumda fuhşun meşrulaştırılması hangi gerekçeyle Uluslararası Af Örgütü’nün ilgi ve yetki alanına giriyor.
Mısır’da, Suriye’de, Mynmar’da, Libya’da, Irak’ta ve Filistin’de masum insanlar en ağır işkencelere uğrarken, insanlar sirkten bozma çadır mahkemelerinde cüppeli soytarılar tarafından yargılanıp yüzer yüzer idam cezasına mahkum edilirken, hapislere atılan masumlar sistematik zulme uğrarken kılını kıpırdatmayıp ses çıkartmayan/çıkartamayan Uluslararası Af Örgütü’nün fuhşun meşrulaştırılmasıyla uğraşması “merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” e ne de güzel uyuyor.
Kadının bedenini para karşılığı satması meşrulaştırılınca sorunlar ortadan kalkacaksa uyuşturucu satmak ta meşrulaştırılsın, vergi kaçırmak, hırsızlık, cinayet, terör ve benzeri eylemler de meşrulaştırılınca dünya da çözümlenmesi gereken bir sorun kalmaz.
“O zaman sorunsuz bir dünyada insanlar kardeş kardeş yaşarlar” mı zannediyorsunuz?...
Bunlar çok ucuz hareketler, hatta reklam kokan hareketler ve hatta yalakalık kokan hareketlerdir.
Fuhşu gerçekleştirenlere bari bir de şeref madalyası verseydiniz, hatta bu da yetmez birer özel pasaport çıkartıp, serbest dolaşım hakkı da tanımak suretiyle meşruiyeti yaygınlaştırsaydınız da rezalet dört dörtlük olsaydı.
Fuhuş bir toplumun çökertilmesindeki en tehlikeli ve en utanç verici uygulamadır.
Önlenmesi için her türlü tedbir alınması gerekirken meşrulaştırılarak adeta teşvik edilmesi ve meşru bir uygulama ve gelir getiren meslek gibi desteklenmesi toplumlara yapılacak en büyük kötülüktür. Ahlaksızlığın zirvesidir..
Bu durumda Avrupa’dan Asya’ya ticari geziler adı altında yapılan “malum turlar” artık meşru geziler olarak tanımlanıp katılanlar ticaret hacmini arttırmak için çaba gösteren iş adamlara olarak görülürken, dünyevi paye ile desteklenen fahişeler de meşru yoldan kazanç elde ederek ülke ticaretine kartı sağlayan saygın emekçiler olarak nitelenebilir.
Konu çok önemli ya aceleye gelmemesi için Af Örgütü günlerce düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş ve çok uzun düşünceler sonrasında fuhşun meşruluğu ilkesini kabul etmiş.
Fuhşu meşru kabul etmek için düşünmeye gerek yok. Hatta akla bile gerek yok.
Hayvanlar aleminde bile meşru olmayan fuhşu insanlar için meşru kabul etmek için Uluslararası Af Örgütünün delegesi olmak yeterli.