Al Jazeera Arapça, Suriye'deki birçok katliamda parmağı bulunan ve 11 Mayıs 2013'te Reyhanlı'da düzenlenen saldırıda 52 kişinin ölümünden sorumlu terörist Mihraç Ural’ın öldürüldüğünü duyururken Ahrar'uş Şam Askeri Sözcüsü Ebu Yusuf El Muhacir, Reyhanlı katliamının emrini veren Mihraç Ural'a düzenledikleri operasyonun tüm detaylarını anlattı.
Uzun süredir Lazkiye kırsalındaki askeri hareketliliği takip ettiklerini belirten El Muhacir, son bir ayda Cebeli Yunus'ta Rus, Şii ve Esed askerlerinin düzenli olarak toplantı yaptıklarını belirlediklerini, gerçekleştirdikleri iki toplantılarını takip edip yüzde 100 emin olmak için 3. toplantılarını beklediklerini, Salı günü saat 18:00 gibi toplantının başladığını, toplantının başladığı karargahta 15 kişi olduğu bilgisini teyit edince operasyon için düğmeye bastıklarını, 1 adet 130 milimetrelik top ve 4 adet Grad füzesi ile toplantının yapıldığı yeri vurduklarını belirtti.
Hedeflerin imha edilmesinin ardından yaşanan sürece de yakından takip ettiklerini belirten Yusuf El Muhacir, “ Patlamaların ardından bölgeye onlarca ambulans geldi. İçerisinde kimlerin olduğunu belirlemek için ambulansları takip altına aldık. Lazkiye'deki Vatan Hastanesi'ne götürülen kişinin Mihraç Ural olduğu belirlerdik. Hastanedeki kaynaklarımız da Ural'ın hastaneye ölü olarak getirildiğini doğruladı. Daha sonradan Mihraç Ural'ın ailesi ve yakınları da hastaneye geldiğini belirledik" dedi.
Yerel kaynaklardan gelen bilgilere Acilciler Grubu lideri Mihraç Ural, Twitter'dan paylaştığı son tweetinde, "Hangi ağdalı Osmanlıca kelimelerle suratınıza tükürmek gerek bilmem ama sesiniz soluğunuz kesildi ? Suriye ordusu muzaffer, Tedmur özgür" demişti.
Kim kimin suratına tükürdü gördük.
Kimin sesinin soluğunun kesildiğini gördük.
Kimlerin hangi alçaklıklara ve ihanetlere rağmen özgürlüklerini koruduklarını gördük.
Bu Esed işbirlikçisi katil ve adamları Rusya ve İran’a güvenerek Bayır Bucak Türkmenlerine yönelik yaptıkları saldırılar esnasında geçtikleri iğrenç telsiz anonslarında “kadınlarınızı kaçırmayın, Rus votkalarıyla geliyoruz “ diyerek tecavüz tehditleri savuruyorlardı.
Çünkü en iyi bildikleri iş tecavüzdü.
Türkmenler kadın/ erkek direndiler ve topraklarını terk etmediler.
Onlar kaçmadı ama tecavüzcüler işte böyle aktarmasız express cehennem seyahatine uğurlandılar.
Onlar inansa da inanmasa da Allah’ın adaleti var.
Vakit tamam olunca ortaya çıkıyor.
İlahi terazi her şeyi doğru tartıyor ve her kararı adaletle veriyor.
Ve iyi ki cehennem var.
Zalimler ve hainler için yaşasın cehennem.
Elleri kanlı ve halkına düşman Esed’in bir numaralı destekçisi olan bu ve bunun gibi katiller zamanı gelince elbette hak ettikleri sonu yaşayacaklardır.
İçeride ve dışarıda bu hainlere destek olan, azmettiren, yardım eden ve sırtlarını sıvazlayanların da “ ağdalı Osmanlıca kelimelere gerek kalmaksızın doğrudan suratlarına tükürülecek günler de uzak değildir inşallah.
XXX
Güneydoğu'da başlayan ve 5 bin PKK'lının etkisiz hale getirildiği operasyonlarda sona gelindi. Elinde militan kalmayan ve ağır darbe alan PKK köşeye sıkışınca kaçmaya başladı.
Şehirlerin savaş alanına çevrilmesini savunan ve şehirlere teröristlerini gönderen terör örgütü PKK'nın yöneticilerinden yılanın başı Murat Karayılan, şehirlerdeki çukur stratejisinin yanlış olduğunu söylemiş.
Örgüte yakın ANF’ye bir açıklama yapan Karayılan, “Şehirlerde bu düzeyde bir savaş yaşanmasına gerek yoktu” demiş.
Rojbaş!
Allah Allah.
Kafasına roket düştü herhalde.
Hani meclise saldığın uşakların hendekçiliğe övgüler düzüyorlardı?.
Hani yüksek dağlardan (!) “hiçbir gerekçenin sizi hendekçilikten vazgeçirmeyeceğini üfürüyordunuz.
Hani demir olup taş olup (!) yağacaktınız da Türkiye Cumhuriyeti bunların altında kalacaktı?
Kim kimi gömdü?..
Siz Kandildeki haremlerinizde alem yaparken aç susuz, don gömlek ölüme gönderdiğiniz piyonlarınızın bu devletin polisini askerini dize getireceğini mi sanıyordunuz?.
Bak Güneydoğudaki Kürt kardeşim açık açık sizin meclisteki bayilerinizin yüzüne söylüyor?
“Devlet bize elli yıldır roket atmadı, şimdi niye atsın?..
Devlet elli yıldır evden eve geçmek için duvar delmedi, şimdi niye delsin, devlet bizim dükkanımızı arabamızı yakmadı, şimdi niye yaksın?..
Yaptığınız pisliği temizleyin...
Kandilin distrübütörü mal mal bakıp bir yandan da şuradan burnumun üstüne bir yumruk yemeden kaçabilsem modunda “ben ne yapabilirim”? diyor
Vatandaş ağzının payını veriyor netekim.
Ne demek ne yapabilirim? Belediye sizin değil mi?. kaldırın bu yollardaki pisliği, temizleyin şehri. Ekmeğimizle oynamayın..
Altı ay önce attı mı mangalda kül bırakmayanlar süt dökmüş kediye dönüyor.
Yumuşak atın sillesi sert oluyor yani.
Size oy verdiler diye insanları köleniz mi sandınız?
Tünel kazdıran da barikat kurduran da sizsiniz.
Bu katillere destek veren de hedef gösteren de sizsiniz.
Madem “Şehirlerde bu düzeyde bir savaş yaşanmasına gerek yoktu” ne diye şehirleri yakıp yıkıp viraneye çevirdiniz?
Neden vatandaşı evsiz barksız bıraktınız?.
Kazansaydınız bu; ballandıra ballandıra anlatacağınız bir hendek zaferi olacaktı.
Ancak kaybedince “buna gerek yoktu”..
Hadi terör örgütünün “Brüksel’in koruması altındaki” satılık ve işbirlikçi elebaşları ve bunların beslemeleri göremedi.
Peki meclisteki kravatlı, topuklu hainlerle kendilerine; sanatçı/ aydın/akademisyen kisvesi altında açık destek veren gafiller; devletin bu alçakça saldırıya göz yummayacağını ve kazanları kazdıkları hendeklere gömeceğini nasıl göremediler..
İhanet aklın önüne geçince böyle oluyor demek ki?.
Akıl dediysek “sizde var” zannetmeyin..
Lafın gelişi o..
Bir eşekteki kadar aklı olan insan vatana ihanet etmez.
Bir eşekteki kadar akıl olan insan polisine askerine kurşun sıkmaz.
Bir eşekteki kadar aklı olan insan, ambulansa, itfaiye aracına ateş etmez.
Bir eşekteki kadar aklı olan insan hendek ve hendekçilikle övünmez.
Bir eşekteki kadar aklı olan insan terör ve teröriste övgüler düzüp devletine katil demez.
Bir eşekteki kadar aklı olan insan darbe ve darbecilerden medet ummaz.
Keşke bir eşekteki kadar aklınız olsaydı.
Bakın bir eşek bile aynı çukura iki kez düşmüyor.
Ama siz çukurdan çıkamıyorsunuz.
Demek ki neymiş?
“Şehirlerde bu düzeyde bir savaş yaşanmasına gerek yokmuş”
Kim söylüyor?
Yılanın başı..
Kime söylüyor..
Bayilik verdiği uşaklarına, yandaşlarına, yoldaşlarına, destekçilerine, tedarikçilerine, azmettiricilerine, gazeteci/sanatçı/ilahiyatçı kılıklı beslemelerine..
Peki… Bir hiç uğruna ölen kürt bebeleri, öldürülen askerler, polisler, siviller, yakılan yıkılan evler, harabeye dönen sokaklar/ caddeler/şehirler ne olacak?
Yetim kalan evlatlar, tek başlarına kalan eşler, evlatsız kalan ana babalar, ne olacak?..
Yarattığınız nefretin yakanıza yapışacağından kuşkunuz olmasın.
Ey katiller ve onların yerli/yabancı destekçileri, suratınıza tükürülmeyi hak ettiniz etmesine de
Hangi ağdalı Osmanlıca kelimelerle suratınıza tükürmek gerek onu bulamadım.