Çankırılı iki kardeşimizin de şehit olduğu Ankara’daki bomba yüklü araçla yapılan intihar saldırısından sonra olabilecek en kısa sürede katilin açıklanması belli ki bazılarının sinirlerini bozdu.
Kendi kanlı ellerini gizlemek için her alçakça katliamdan sonra devleti katil ilan edenler –kim olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen- devletin; YPG, PYD ve dolayısıyla PKK bağlantılı katili kısa sürede açıklamasından çok rahatsız oldular.
Bu rahatsızlık o kadar açıktı ki ihanet şebekesinin kendilerine aydın diyen tescilli hainleri mutat olduğu üzere hemen bildiri yayımlayarak dikkatleri başka yere çekmek istediler.
Bu da kesmedi yine PKK taşeronu olan TAK’a cinayeti üstlendirdiler.
Ancak aptalca bir iş yaparak internetten kopyaladıkları bir fotoğrafı montajlayıp katil diye yutturmaya kalkışınca iki dakikada foyaları ortaya çıkıverdi.
Herkesi kendileri gibi mal zannediyorlar.
İstiyorlar ki bu cinayet DAİŞ’in üstüne kalsın.
Ne fark eder, DAİŞ ne kadar alçak ve hain bir örgütse PYD de YPG de PKK da TAK da o kadar hain ve o kadar alçak bir örgüttür.
Ama onların terör örgütleri ve teröristleri iyi.
Niye?.. çünkü onların beklentilerine hizmet ediyor.
Bu milletin ödediği vergilerden maaşlarını alan, vatanın ve milletin bölünmezliği için namus ve şerefleri üzerine yemin etmelerine rağmen sırtlarını dayamaktan gurur duyduklarını ilan ettikleri PYD’nin ve YPG’nin işlediği cinayeti örtbas etmeye kalkan, sıradanlaştırmaya ve unutturmaya çalışan (hatta ellerini ovuşturarak keyif alan) herkes katildir ve cinayete ortaktır.
İşlerinden çıkıp evlerine gitmekte olan masum insanlarımızın alçakça katledilmesi planını yapan, uygulayan ve destek verenlerin artık bu topraklarda ortak yaşama hakkı olmamalıdır.
Böylesine alçakça bir cinayeti dahi kınayamayanlarla ortak neyimiz olabilir?..
Bakın cinayetleri önlemek için hiçbir şey yapmadıkları gibi kınamaktan bile acizler..
Bu hainlerden daha ne bekliyoruz.
Kimileri bunlardan çok şey beklemişti.
Şimdi çoğu pişman ama telafisi yok.
Eşekliğe razı olmamak gerek.
İşte görüyorsunuz kırk eşeği bir deve çekiyor.
Ben bu milletin sıradan bir ferdi olarak ödediğim vergilerden yüzlerce masum kardeşimizin kanına giren hainlere/katillere destek veren onlara sırtlarını yaslayan; unvanları ne olursa olsun hainlere maaş ödenmesini kabul etmiyorum.
Haram zehir zıkkım olsun.
PKK’nın bizi tükürüğüyle boğacağını söyleyecekler, yüzümüze silah doğrultup bu topraklardan defolup gitmemizi isteyecekler, hasta var diyerek çağırdıkları ambulansları ateşe verecekler, askerimizi, polisimizi para ödeyip getirdikleri keskin nişancılara öldürtecekler, okulları, camileri yakacaklar yıkacaklar, ezanı susturacaklar, sonra hiçbir şey olmamış gibi barış demokrasi halkların kardeşliği masalları okuyacaklar, biz de bunu yutacağız öyle mi?.
Hainlikleri ve alçaklıkları defalarca test edilip onaylanan bu uşaklara niçin inanalım ve niçin onlarla birlikte yaşamak zorunda olalım?..
Artık yeter defolup gitsinler bu ülkeden.
İster çok sevdikleri Rusya’nın, ister bir dediklerini iki etmeyen İran’ın, ister kıçlarına bez bağlayan ABD’nin, isterse kucaklarından inmedikleri AB’nin parlamentolarında milletvekili olsunlar.
Bu katillerin varlığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını da zedelemektedir.
Yüce Meclis katillerin, işbirlikçilerinin ve destekçilerinin temsil yeri olmamalıdır.
Bizler görevimiz gereği, ek dersi fazla almış, evde bakım ödemesini fazla yapmış, devlet malının zarar görmesine neden olmuş diye yaptığımız soruşturmalarla çalışanlarımızı mahkemeleri gönderirken, kamu malına zarar veren, yolları köprüleri kullanılamaz hale getiren, ambulansları, kamyonları, otobüsleri yakan alçaklara ve onların azmettiricilerine bu zararların ödettirilmemesi hakkaniyetle bağdaşmıyor.
Hangi belediyenin kepçesiyle hendek kazılmışsa, hangi belediyenin kamyonlarıyla silah ve mühimmat taşınmış ve bunlarla hangi devlet malına hangi zarar verilmişse bu zararların gerekirse ibreti alem için donlarına kadar almak kaydıyla bu hainlere ödettirilmesi şarttır.
Yapılan; yapanın yanına kar kalmamalı ve adalet duygusu zarar görmemelidir.
Artık bu hainler, işbirlikçileri, destekçileri ve azmettiricileri ile ilgili yargı süreci de hızlandırılarak toplumun gönlüne su serpilmelidir.
Gelelim müttefik diye bildiğimiz ancak kuyumuzu kazmak için elinden geleni yapan ABD ve AB’ye..
İlk kez 111 yıl önce İkinci Sultan Abdülhamid’e yönelik başarısız suikast girişiminden sonra da saldırıyı kınamış ancak teröristleri baş tacı etmekten geri durmamışlardı.
Bugün de yapılan aynı.
Gerek daha önceki saldırılar ve gerekse son Ankara saldırısından sonra da timsah gözyaşları ile taziye mesajları yayımladılar.
Bu mesajların şehitlerimizin tırnağı kadar değeri yok.
ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya ve hatta İran’ın pişkinlikte sınır tanımayan buram buram riya kokan taziye mesajları, cinayetlerdeki sorumluluklarını gizlemek için laf olsun diye gönderildi..
Her türlü silahı vereceksin, her türlü lojistik desteği yapacaksın, her türlü provokasyonda rol alacaksın sonra da hiç utanmadan cinayetleri kınayacaksın.
Kınasan ne kınamasan ne?..
Hepiniz katilsiniz.
Hepinizin ellerinde masum kardeşlerimizin kanları var.
ABD taziye mesajında bile ahlaksızlık yaparak PYD’li olduğu her yönüyle kesinleştirilmesine rağmen biz PYD’yi terör örgütü olarak kabul etmiyoruz diyor.
DAİŞ’e karşı mücadelede kara gücünü oluşturuyormuş PYD.
Ne yapalım?.. Senin yatağından çıkmıyor diye işledikleri cinayetlere göz mü yumacağız ?...
PYD’nin ülkemize düşmanlık yaptığını kanıtlamak için daha ne yapmak gerekiyor.?..
Daha kaç masum canın gitmesi gerekiyor.
Böyle müttefik olmaz olsun.
Kendilerine siyasetçi denilen kimilerinin açıklamaları yeterli bulmayıp katilin PYD’li olduğuna kuşkuyla bakmaları da bir başka utanç.
Peki katilin kim olmasını isterdiniz?..
Bir de BM diye zavallı aciz bir örgüt var...
Kim olduğu ve ne halta yaradığı bilinmeyen bir yetkilisi buyurmuş ki “PYD mevzilerine yapılan top atışları durdurulsun ve Suriye’nin iç işlerine kimse müdahale etmesin”
Şampuan da ister miydiniz?..
Türkmenler her gün Rus uçakları tarafından vurulurken, çembere alınan masumlar açlıktan kırılırken, daha da acısı, göz göre göre okullar, hastaneler bombalanırken sesini çıkartmayan, bütün savaş silah ve güçlerini siviller üzerinde deneyen Rusya’ya ağzını açamayan, ülkesinde dörtyüzbin sivili üstelik kimyasal silah kullanarak katleden bir kuklaya hesap soramayan bir örgütün tırışkadan teyyare bir adamı Türkiye’ye ayar çekmeye kalkıyor.
Artık yeter.
Ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız diyerek alayına posta koymanın zamanı gelmiştir hatta geçmektedir.
Meclis acilen ve hukuk içinde bünyesindeki katillere hesap sormalı, bizim paralarımızla bu katillerin saltanat sürmelerine son vermelidir.
Nasıl yapılır bilmem ama Devlet te dışarıdakilerin bize yaşattıkları acıyı, onlara aynen yaşatmalıdır.
Olan bitene bakılınca vatanımızın elimizden alınması için iç ve dış hainlerin birlikte harekete geçtikleri açıkça görülüyor.
İhanet şebekesi içeriden dışarıdan elbirliği ile bunun için çalışıyor.
İt ürür kervan yürür..
Zaman; vatana millete sahip çıkma zamanıdır ve bunun mazereti yoktur.
Ne diyordu Mehmet Akif...
Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter ..
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.